menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İngiltere-Yunanistan Enerji İşbirliği Konuşurken Türkiye ve Doğu Akdeniz

11 16
12.10.2025

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki petroıl arama çalışmaları, bölgedeki enerji dengesini de stratejik dengeleri de değiştiriyor.

Cambridge bu hafta yalnızca bir üniversite şehri değil. Avrupa’nın geleceğinde Birleşik Krallık–Yunanistan–Türkiye ekseninin nasıl şekilleneceğine dair fikirlerin yoğrulduğu bir laboratuvar adeta.

“Davosvari” nitelikteki Delphi Economic Forum’un düzenlediği İngiltere–Yunanistan Stratejik Zirvesine, iki ülke liderlerinin de katılımıyla bu yıl yine Cambridge ev sahipliği yaptı. Ben de bu buluşmaya, bildiğim kadarıyla tek Türk konuşmacı olarak davet edildim.

Bana verilen konu, güvenlik, enerji ve teknoloji alanlarında gerçekçi, uygulanabilir ve karşılıklı fayda sağlayacak işbirliği alanlarını ortaya koymaktı.

Avrupa artık güvenlik kavramını yeniden tanımlamak zorunda. Çünkü NATO çatısı altında bile ülkeler arasındaki tehdit algıları taban tabana zıt. Yunanistan için Türkiye, Rusya’dan bile daha büyük bir risk olarak görülebiliyor. Baltık ülkeleri tüm dikkatini Moskova’ya vermişken, Malta için öncelik göç dalgaları; Bulgaristan ve Moldova için ekonomik kırılganlık; Fransa içinse Afrika’daki nüfuzunu korumak. Sonuçta Avrupa’da bir ortaklık var, ama ortak güvenlik anlayışı yok.

Bu da kıtanın caydırıcılık kapasitesini zayıflatıyor.

Güney Osetya, Abhazya, Kırım, Donbas ve Gazze örneklerinde görüldüğü gibi, Avrupa son on yılda sınırlarını değil, zafiyetlerini gördü.

NATO’nun ünlü 5. maddesi — “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” — hâlâ ittifakın sembolü.

Ama bugün bu madde gerçekten işletilebilir mi, kimse emin değil. Avrupa toplumları savaşmaya hazır değil; genç kuşaklar güvenlikten çok hayat pahalılığını konuşuyor. 27 Avrupa ülkesini aynı çizgide buluşturmak artık neredeyse imkânsız.

Üstelik ittifak içinde dayanışmayı aşındıran örnekler çoğalıyor: Türkiye gibi bir müttefike silah ambargosu uygulanıyor, F-35 programından çıkartılıyor, Patriot füzeleri verilmediği için Rus S-400 sistemini aldığı gerekçesiyle cezalandırılıyor.

Terörizmin ortak tehdit olduğu kabul ediliyor ama sahada “senin teröristin benim özgürlük savaşçım” ayrımı yapılabiliyor. Suriye’de YPG’ye verilen destek bunun en çarpıcı örneği.

Eğer “hepimiz birimiz için” ilkesi sadece bazı müttefikler için geçerliyse, bu ittifakın ruhu sembolik bir slogandan öteye geçemez.

Washington artık “Avrupa’nın bekçisi” rolünde değil. Amerika’nın stratejik dikkati artık Hint-Pasifik’e, yani Çin’in yükselişini dengelemeye ve yeni bir güç mimarisi kurmaya odaklanmış durumda. Trump döneminde başlayan, Biden’la ton........

© yetkinreport.com