menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni çatışmalar, yeni dünya düzensizliği ve Hindistan-Pakistan krizi

21 0
14.06.2025

Pakişstan’ın Türkiye için ayrı bir yeri var. Son Hindistan-Pakistan çatışmasında Türkiye Pakistan’dan yana tutum aldı ama Hindistan’ın aleyhte kampanyalarına karşılık vermedi.

Uluslararası ve bölgesel düzeyde sarsıcı gelişmeleri her gün izliyoruz. İsrail’in İran’a saldırısı, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş, Gazze trajedisi ve bunlarla birlikte Hindistan-Pakistan krizi bunlardan… Ortak yanları var mı? Kurallara dayalı uluslararası düzeni sarsmaları, sorunlara kalıcı çözümlerden uzak kalmaları, büyük belirsizliklere yol açmaları ve yeni felaketleri doğurabilen nitelikleri.
Birçok yönüyle alışamadığımız, anlamakta zorlandığımız bir dünyada yaşıyoruz. Rasyoneli zaten unuttuk. Diplomasiye en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir çağdayız.
Ulusal popülist söylemler, tehdit ve güç gösterileri, insani boyuta karşı kayıtsızlık, tek taraflı davranışlar, çok taraflılığın çaresiz çırpınışları arasında hareket alanlarını sürekli genişletmekte. Temel sorun belki de günceli nasıl düşünmeliyiz noktasında.
Şiddet ve nefret üzerine çalışmalarıyla bilinen düşünür Marc Crépon’un “Ulusçuluğun Hayaleti” başlıklı yeni kitabında önerdiği gibi belki de “günceli düşünmek için onun hemen yakınından kaçabilmek gerekir. Neden mi? Çünkü o anda olanın yarattığı baskı ve miyopluk, günceli anlaşılır kılmak yerine görünür olmaktan çıkarır ve uzaklaştırır”.

Yalnızca Avrupa bakımından değil farklı coğrafyalar için de böyle bir yaklaşım daha sağlıklı görünüyor. Özellikle tarih ve coğrafyanın, inanç, kültür ve geleneklerin karmaşık olduğu, iç içe geçtiği diyarlar söz konusu ise. Yaşadığınız, belirli bir zaman kesitinde sorumluluk üstlendiğiniz, sizde iz bırakmış, kalbinizin ve zihninizin bir köşesinde sağlam bir yer edinmiş coğrafyalar olduğunda bunu daha iyi hissediyorsunuz. Kalıp ve önyargılı olabilen bakışların, değer yargılarının dışında kalarak, olaylara güncelin baskısı olmadan bakma ihtiyacını duyuyorsunuz.
Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan ve iki ülkeyi bir kez daha savaşın eşiğine getiren yüksek gerilime biraz bu anlayışla yaklaşmak istedim. “Dört Gün Savaşı” olarak da zikredilmeye başlanan olayları belki de sıcağı sıcağına değerlendirmekten kaçınmak doğru geldi.
Pakistan’da 2007-2009 yılları arasında Büyükelçi olarak görev yaptım. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban-Ki-moon’un Pakistan’a Yardımdan Sorumlu Özel Temsilcisi olarak 2010-2011 yılları arasında İslamabad’a yeniden döndüm.
Barışın, istikrarın, huzurun yerleşmesi temennisini içten arzuladığım bu geniş coğrafyaya daha fazla zaman ayırmanın ve salt gerilim olduğunda hatırlamamanın önemine inanıyorum.

Pakistan’ın Türkiye için ayrı bir yeri var. Güney Asya coğrafyasının ötesinde, Orta Doğu ve Körfez, Orta Asya boyutlarıyla, İran ve Afganistan........

© yetkinreport.com