Kimilerinin ısrarla “tiyatro” olarak tanımladığı İran-İsrail gerilimi 13 Haziran itibarıyla dört başı mamur bir savaşa dönüştü. Ukrayna-Rusya Savaşı ile gündeme gelen yeni nesil savaşın bir ileri boyutunu izliyoruz 1 haftadır. Artık ülkelerin savaşabilmeleri için birbirlerine sınırdaş olmaları şart değil. Yeni nesil balistik füzeler, hipersonik füzeler, hayalet uçaklar ve en önemlisi çeşitli hilelerle hasım ülkenin topraklarına sokulmuş kamikaze dron sürüleri ve anti-tank roketleri ile donanmış operasyon hücreleri birbirlerine bin 500 kilometre mesafedeki ülkelerin kıyasıya bir sıcak çatışma yürütmesini mümkün kılıyor. İsrail geride kalan 1 haftada İran'a saldırısının sebeplerini teşkil eden iki ana hedefe ulaşamadı. İran balistik ve hipersonik füzelerle saldırmayı sürdürüyor, nükleer programı da olduğu yerde duruyor. Şimdi gündemdeki en önemli soru ABD'nin İsrail'in yanında aktif olarak savaşa dahil olup olmayacağı.

HAFTANIN SORUSU: ABD SAVAŞA KATILACAK MI?
ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsü 2024'ün Ekim ayından itibaren İsrail'in füze savunmasını üstlenerek pasif gibi görünen bir role sahipler bu savaşın içerisinde. Ancak 16 Haziran'dan itibaren ABD'nin 30'dan fazla tanker uçağını kendi topraklarından Avrupa'ya nakletmesi, ABD'nin İran'a karşı başlayan savaşa katılacağının göstergesi olarak değerlendiriliyor. Dünya ordularının sahip olduğu tanker uçakların yüzde 89'una ( 608 adet) sahip olan ABD açısından 34 tanker uçağın Avrupa'ya gitmesi fazla bir şey ifade etmese de, dünya şimdi bu gelişmeye dikkat kesilmiş durumda. İsrail şu ana kadar Kum kenti yakınındaki en önemli uranyum zenginleştirme tesisi Fordo'ya etkili bir saldırı yapabilmiş değil. Fordo tesisine ABD'nin Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia üssünde konuşlu B2 uçakları ile bunların sığınak delici mühimmatlarının dahi etki edip etmeyeceği şüpheli. Fordo nükleer tesisinin mimarisinin Çin Halk Cumhuriyeti nükleer denizaltı filosunun konuşlandığı Hainan Adası'ndaki Longpo donanma üssü ya da Kuzey Kore........

© Yeşilgiresun