Kara Vicdanlılar ve Ölüm Emri
İstanbul’da iki insan.
Biri bir belediye başkanı: Murat Çalık.
Diğeri bir sanat emekçisi: Ayşe Barım.
İkisi de ağır hasta.
İkisi de cezaevinde; Tutuklu.
Kesinleşmiş yargı kararı yok; Hükümlü değiller.
Can güvenlikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvencesinde, sorumluluğunda.
“Devlet Ana, Devlet Baba” ise kör de sağır da olamaz.
Ancak devleti yöneten AKP ve MHP’liler kör ve sağır.
Ve her iki dosyada da ortak bir gerçek var:
Bu, avukatların değil, siyasilerin değil, doktorların raporu.
Soru çok net:
Bu insanlar için “ölüm” emri mi verildi?
Gelin Avrupa’ya bakalım…
İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, İsveç’te;
Tutuklu bir kişi cezaevinde rahatsızlanır ve doktorlar “cezaevi koşullarında kalamaz” derse, ne yapılır biliyor musunuz?
Hakkında hüküm kesinleşmemişse tutuklama sonlandırılır.
Çünkü orada adalet sistemi ölümcül hata yapmaz.
Çünkü orada hukuk, hâlâ bir vicdan terazisiyle çalışır.
Bugün cumhurbaşkanlığı iktidarında siyasallaşan yargıda ise durum ne?
Ve bu cezanın adı: Ölüm tehdidi ve adalet fiyaskosu.
Doktorlar, hastane........
© Yeniçağ
