Savaş gölgesinde rezerv politikası
Son günlerde Ortadoğu’da yükselen tansiyon, sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik bir savaşın da habercisi. İsrail’in İran’a yönelik saldırılarıyla başlayan süreç, artık bölgesel bir savaşa dönüşme tehlikesi taşıyor. Küresel piyasaların verdiği ilk tepkiler, bu tehdidin ciddiyetini gözler önüne serdi: Petrol fiyatları bir anda %9 artarak 75 dolar seviyesine fırladı, altın tarihi zirvelere tırmandı, borsalar geriledi, kripto varlıklar sert düştü. Türkiye gibi enerji bağımlılığı yüksek, dış politikada kırılgan, rezervleri ise sınırlı olan bir ülke için bu gelişmeler “gerçek kötü gün”ün ta kendisi olabilir. Peki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ısrarla savunduğu rezerv politikası bu sınavı kaldırabilir mi?
19 Mart 2024’te Merkez Bankası’nın politika faizini P’ye çıkarmasıyla birlikte kısa süreli bir güven havası estirildi. Bu tarihten sonra, özellikle yabancı girişlerin desteklenmesi ve TL’ye dönüş beklentisiyle rezervlerin yeniden toparlanması için büyük çaplı döviz satışlarına gidildi. Resmi verilere göre yaklaşık 30 milyar dolar civarında net rezerv erimesi yaşandı. Bu müdahaleler “kötü günler geride kaldı” söylemiyle meşrulaştırıldı. Ancak bugün geldiğimiz noktada, o günkü “kötü gün” söyleminin ne kadar öngörüsüz olduğu daha net........
© Yeniçağ
