Faizin gölgesinde bir ekonomi…
Türkiye ekonomisi son yıllarda farklı cephelerde ciddi bir sınavdan geçiyor. Bir yanda bütçeyi kemiren faiz ödemeleri, diğer yanda vatandaşın mutfağından eksilen kırmızı et… Tablonun iki tarafı da aslında tek bir hikâyeyi anlatıyor: üretimden, refahtan ve adil bölüşümden uzaklaşmanın ağır faturasını.
Faize giden dev kaynak
Devletin bütçe rakamlarına bakıldığında manzara ürkütücü. Yalnızca yılın ilk sekiz ayında faize ödenen para 1 trilyon 424 milyar lira. Geçen yıl aynı dönemde bu rakam 763 milyar liraydı. Yani bir yılda faiz yükü neredeyse ikiye katlandı, artış oranı yüzde 86.
Bu şu anlama geliyor: Eğitim, sağlık, sosyal yardımlar, gençlik ve emekliler için kullanılabilecek dev bir kaynak, yalnızca borcun faizine gidiyor. Faiz harcamaları, artış hızında bütün diğer kalemleri geride bırakmış durumda. Kamu hizmetleri, savunma veya sağlık için yapılan harcamalar bile faiz kadar hızlı artmıyor.
Üstelik tablo sadece artış hızında değil, mutlak değerlerde de düşündürücü. Ağustos 2025’te devletin faiz ödemesi 179,7 milyar lira. Geçen yılın aynı ayında bu rakam 97 milyar liraydı. Yani bir ayda ödenen faiz, iki yıl önceki toplam sosyal yardım bütçesini aşmış durumda.
Bütçenin dengesi nerede?
Gelirlerde de önemli bir artış var. Vergi gelirleri yüzde 100’e yakın büyüyerek 1,15 trilyon lirayı aşmış. Ama bu artışın kaynağı halkın sırtına binen yeni vergiler ve zamlar. Dolayısıyla bütçe gelirleri artsa da, faiz yükü nedeniyle bütçede........
© Yeniçağ
