Geleneksel Kültürümüzde Dağ ve Kutsal Dağ Kültü
Dağlar, tanrının yaşadığı var sayılan gök kubbeye yakınlığı ve üç âlemi birbirine bağladığına inanılması nedeniyle tanrı mekânı olarak kabul edilir ve geleneksel kültürümüzde dağlar kutsal alanlar olarak görülür. Bazıları Tanrı’ya yakın olan yerler, bazıları da Tanrı’nın yüceliğini sembolize eden yerler olarak kabul edilmektedir. Uygur Türkleri de dağları kutsal olarak görmüşler, Aksakallar toplantılarını ve devlet kurultaylarını, yurt olarak benimsenen ve kutsal sayılan Ötüken Dağı’nda yapmışlardır.
Ötüken Dağları, dikdörtgen şeklinde düşünülmekte ve dünyanın merkezi olarak kabul edilmektedir. Uygurların bolluk ve saadet kaynağı olarak bildikleri Kuttay denilen bir dağdan söz edilir. Özellikle Orhun Nehri civarında bulunan dağlar bütün Türk boyları için ortak kutsal noktalardır.
Hunların kutsal dağlarından bazılarında antlaşmalar imzalamışlardır. “Çinlilerle yapılan antlaşmalar Hun Dağı denilen bir dağın tepesinde kurbanlar kesilerek ve ant içilmek suretiyle teyit edilmiştir.” Gök Tanrının kutsal kurban mekanları olan dağlar Hun Tanrı, Büyük Ata, Kutsal Dağ, Kut Tag gibi adlarla anılır. Han ve Ata gibi adlandırmalar bize Animizm anlayışı gereği dağları kişileştirme yoluyla kutsallaştırmış olduklarını göstermektedir. Dağlar, toplumdan uzaklaşmak, inzivaya çekilmek isteyen insanlar için uygun birer mekân olduklarından saygı görmüşlerdir. Bu yüzden kutsal dağ kültü, hemen hemen bütün toplumlarda bulunmaktadır. Anadolu’nun Türkleşmesinden sonra halkça saygın kabul edilen Zile’de Aslan Dede, Şeyh Ahmet Dede, Hüseyin Gazi gibi birçok ulu kişinin türbeleri dağdadır.
Hüseyin Gazi Tepesi’nde Hüseyin Gazi Türbesi.
Bu tür yerleri ziyaret etmek halk kültüründe bir gelenek oluşturmuştur. Bazı kahramanlık efsaneleri de dağlarda geçmiştir. Örneğin Ergenekon, Manas, Köroğlu gibi destanlarda; Âşık Garip, Âşık Kerem, Ferhat ile Şirin gibi halk hikâyelerinde ana mekân dağlardır. Dinlerde mekânın kutsallığına paralel olarak dağların ayrı bir önemi vardır.
Dağ Kültü, Gök Tanrı inancıyla ilişkilidir. Hatta tarihte bazı toplumlar, dağların bulunmadığı yerlerde Tanrı’ya yakın olmak amacıyla Babil Kulesi gibi kuleler inşa etmişlerdir. Mezopotamya’daki ziguratlar, Meksika’daki “teocalli” denilen piramitler bu amaca yönelik yapılardır. Kutsal dağ kültüne hemen hemen bütün ülke ve kavimlerde rastlamak mümkündür. Japonca’da ilâhları ifade eden kami kelimesi dağlar için de kullanılır. Fuji-Yama dünyanın ekseni kabul edilen kutsal dağdır ve hacılar belli temizlik kurallarına riayet ederek oraya çıkarlar. Çin’de dağların ruhları olduğuna inanılır ve bunlara tapılır.
Cengiz........
© Yeniçağ
