Akademi, kiliseleşmişse..
serbestiyet.com'da Mücahit Bilici, "Akademi hakikatin peşinde midir?" sorusuna cevaplar verdi:
*”Akademisyenlerin mahalleli halktan farkı pek azdır. En az onlar kadar modalara kapılırlar. En az onlar kadar çaresiz adem çocuklarıdır. Çok da kolay kötü yollara düşerler. En saçma konuya araştırma fonu koyulsa hemen oraya seğirtirler. Akademi aleminde çeteleşmeler hatta mafyalaşma vardır. Networksuz yaprak düşmez. Dayanışma gruplarına girmeden tutunmak çok zordur.
*Yerine göre yeni katılanlara hem fikri hem de sosyal anlamda zorbalık uygulanabilir. Mahalleler vardır. Yerine göre bu mahallelerin sakinleri haraca bağlanır. Bürokrasi ve yayın tesisatlarında vanaları tutanlar, vanalara tutunmak isteyenlerden atıf toplarlar. (Atıflı işleri akçeli işlere kadar düşüren sahte dergiler ve parayla yayın gibi gariplikler bile zuhur edebilir).
*Bu söylediklerim sadece Türkiye’deki akademi için söylenmiyor. Bunlar Avrupa ve Amerika’daki akademisyenler için de geçerli. Türkiye özelinde önem kazanan sorunlar da var. Bunlardan biri olan uluslararası yayın takıntısı aslında bütün bir sistemi çürütüyor.
*Akademi büyük bir israftır desem haksızlık olur. Ancak acı gerçek şudur: Normalde akademik üretimin yüzde doksanı zayiattır."
***
Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, özetini verdiğim bu yazıya link vererek bakın neler yazdı:
"Durum tam da bu... Ne Akademi kaldı ne de bilim. Yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada oligarşik bir bilim (!) onay........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d