menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fırsatçılara umut vermeyelim

35 18
24.10.2025

Çeşitli sebeplerle içeride bazen isteyerek, bazen de düşüncesizlikle yapılan yanlışlıklarla, ülke dışında cereyan eden bir kısım olaylar karşısındaki yanlışlıklar, aleyhimizde hareket etmek için fırsat kollayan, güçlü ve istikrarlı olmamızı istemeyen dış güçleri umutlandırmakta ve heyecanlandırmaktadır. Son zamanlarda buna sebep olan bir-iki konunun açıklığa kavuşturulması ve bu yanlışlıklardan dönülmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması umut ve temenni edilmektedir.

Çözüm sürecinde gelinen durum

Terör, Türkiye’nin yurt içinde ve sınır ötesinde yıllarca yaptığı kahramanca mücadeleyle gündemden düşürülmüş, vatanın, devletin ve milletin bölünmesine geçit verilmemiş, alınan tedbirlerle de tehdit olmaktan çıkarılmıştır. Ancak geçmişte ve günümüzde bölücü siyaset yapanların, çözüm ortamının yarattığı toleranstan da istifadeyle bu siyasetlerini arttırarak sürdürdükleri görülmektedir.
Yönetim tarafından (burada açıklamaya gerek görmediğim) çeşitli saiklerle, “Terörsüz Türkiye” adı altında başlatılan, daha sonra “silah bırakma, barış ve kardeşlik” terimleriyle de süslenen bir seri girişimler halen devam etmektedir.

Ancak gelinen aşamada, zaten gereksiz olan bu sürecin mecrasından tamamen çıktığı, terörist başına yeni tanımlamalar yapılarak onun yüceltilmesine, başta terörist başı olmak üzere teröristlere af getirilmesine ve siyaset yapmalarına imkan sağlayacak durumlar yaratılmasına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapısını dahi değiştirebilecek söylemlerin ve mesajların, hem bölücü siyaset temsilcileri hem de yönetimdeki görevliler tarafından çeşitli etkinliklerde dile getirilmesine dönüştüğü görülmektedir.
Gelinen bu ortamı, ele geçirilen bir fırsat olarak gören bölücü siyasetçiler, devletle adeta pazarlık yaparcasına taleplerini dile getirmekte bir sakınca görmemekte, yönetimin de sonuç alabilmek için tavizler verebileceğini gösteren davranış ve mesajlarından da cesaret alarak, söylemlerini daha da ileri noktalara taşımaktadırlar.

Meclis grup toplantılarında, bu süreç için kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” başkan ve bazı üyelerinin komisyon ve dışarıdaki etkinliklerdeki konuşmalarıyla, komisyona dışarıdan davet edilen temsilcilerden bir kısmının yaptığı konuşmalarda ve verdikleri mesajlarda, bölücüleri heyecanlandıran bazı söylemlerin de bulunduğu görülmektedir.

Bölücü başı ve bölücü siyaset yapanların işledikleri asıl konu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapu senedi olan Lozan Anlaşmasını kabul etmeyerek, Devletin yanlış kurulduğunu, Türkiye Cumhuriyet’in feshedilerek iki milletli olarak yeniden kurulmasını talep etmeleridir. Sürecin başarıya ulaşmasından endişe edenlerin bu konudaki zafiyetinden de istifade ederek ortaya koydukları taleplerin ve yapılan pazarlıkların temelindeki esas bu olup, yapılan ve ima edilen diğer talepler, bu asıl konunun tamamlayıcıları durumundadır. Anayasa’nın başlangıç hükümlerinin, ilk dört maddesinin, 42 ve 66. maddelerinin, Devletin idari yapılanması ve yerel yönetim esaslarının........

© Yeniçağ