Muhalefetten iktidara kaçış
Ak Parti kongresi yapıldı. Sonucun ne olacağı elbette önceden belli idi. Dolayısı ile bunu tartışmıyoruz. Tartışacağımız birkaç konu var. Birincisi, muhalif oyları alıp iktidar partisine gidenler, seçmen transferi yapmış olurlar mı? İkincisi, Ak Partiye yeniden tazelenme enerjisi ve gücü verip, gerilemekte olan partiyi çok daha ileri noktaya taşıyabilir mi? Üçüncüsü de siyasal alanın sınırlarını Ak Parti ve onun iktidarı mı çizecek? Yeni siyasetin işaret taşları ne?
Birinci sorudan başlayalım.
Muhalif seçmenin oyunu aldıktan sonra, iktidar partisine geçmek, her şeyden önce kişinin kendi kendini tersyüz etmesidir.
Tutarsızlıktır.
Tutarsızlık beraberinde pek çok sorunu barındırır.
Birincisi güvenirlik sorunudur. Bu tür insanlara aklı başında hiç kimse güven verici olarak bakmaz.
İkincisi ahlak, evrensel ve yazılı kurallara göre etik sorunudur. Ahlak yerel, etik ise evrensel yazılı ilkeleri ifade eden ahlaktır. Her ikisi de ahlaktır ama biri yerli, öbürü felsefi ve kuralları içeren yazılı ahlaktır.
Ahlak, ister etik anlamında isterse yerel anlamda olsun iyi ve doğruyu içerir. İyi ve doğru olan tutarlı olmaktır. Yanar-döner olmamaktır. Kişi, bu tür (iyi ve doğru) davranışlarını süreğen hale getirmişse, tekrarlıyorsa, bu durumda bir üst seviyede ahlaka sahip olur ki biz buna “Erdemlilik” diyoruz. Bir diğer anlatımla yüksek ahlak demekteyiz.
Milletvekilleri, salt kendi kendinin temsilcisi değildir. Demokrasilerde, milletvekilleri, adı üstünde vekildir. Kendisini seçen insanların vekili, yani temsilcisidir. Bu........
© Yeniçağ
