Hukuk devleti mi yargı devleti mi?
Siyaset bilim ve hukuk felsefesi okuyanlar başlıktaki kavramların ayrımını bilecektir. “Yargı devleti” yahut “polis devleti” ile “hukuk devleti” kavramları birbirinden farklıdır. Devletin yönetim şekli ne olursa olsun, en otoriter ve en despot rejimlerden, en demokratik yönetimlere kadar bütün ülkelerde kanunlar ve yargı sistemi elbette vardır. Burada sorun, yargı kurumunun ve kanunların olup olmaması değildir. Çünkü “kanuna uygunluk” her durumda adalet getirmez. Asıl sorun “hukuk devleti” olabilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararına ilişkin “Bu ülke yargı ülkesi. Yargı bu konuda ne derse ona uyarız” demesi üzerine pek çok kişi “yargı devleti”, “hukuk devleti” ayrımı üzerinde durdu.
Bu ayrımda temel fark, “Adalet” kavramına dayanır. Yunan filozofu Platon, adalet nedir sorusuna, “Adalet, hak edene hak ettiğini vermektir” demiştir.
Bir zorba yönetim, kendi iktidarını sürdürmek için amaçlarına uygun kanunlar çıkarıp uygulayabilir. Bu durumda o yönetimin hüküm sürdüğü ülkede, yargıçlar; doğal olarak yürürlükteki yasalara göre karar verecektir. Bu durumda zorba yönetimin amacı gerçekleşecek, ancak adalet yerini bulmayacaktır. Buradan da anlaşılacağı gibi kanunlara uymak ve kanun çıkararak hüküm sürmek o ülkede hukukun üstünlüğünü göstermez. Hukukun üstünlüğü, “hak edenin, hak ettiğini alabilmesiyle” doğru orantılıdır.
Çağımızın önemli filozoflarından John Rawls’a göre adalet, toplumsal kurumların temel........© Yeniçağ





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d