Diziler ve Diyanet
Dikkat ediyor musunuz bilmem. Bizde ortalama yola bağlılık yok. Sadece uçlar var.
Diyanet, yayınladığı hutbede dizilerin aile yapısı üzerinde olumsuz etkileri olduğundan bahsediyor, anında bir kısım basın karşı çıkıyor. Öyle ki bu anlayışı siyasetle ilişkilendirip, konuyu Cumhuriyet ve laikliğe bağlayanlar bile var. Özellikle haber bültenlerinde yorum haber sunanlar, Diyanet’e saldırıyor.
Doğru. Erbaş döneminde Diyanet kendisinden beklendiği gibi siyaset dışı kalamadı. İktidar politikalarının uzantısı olarak davrandı. Elbette herkesin, hepimizin olan Diyanetin, sadece iktidardakilerinmiş gibi davranması hoş değil. Bunu kabul edemeyiz.
Gelelim dizi meselesine.
Diziler, en başta ticari bir sektördür. Kâr amaçlı faaliyet göstermektedir. Asıl amacı sanatın zirvesine çıkmak, sinemada devrim yaratacak bir model geliştirmek değildir.
Nereden biliyoruz? Niyet mi okuyoruz?
Hayır!
Lakin dizilerdeki sosyal ilişkilerin, yaratılan sanatsal içeriğin anlamsal yönü yoktur demek de mümkün değildir. Tamam, hayaldir. Senaryodur. Kurgudur. Doğru. Ama, insan davranışlarının yeniden üretimi olduğu da doğrudur. Seyredenlerde hayranlık ya da nefret uyandırdığı da doğrudur. Seyredenlerde duygusal bağlar kurduğu, etkileşim yarattığı da doğrudur. Yoksa insanlar aylarca bir dizinin takipçisi niye olsun, değil mi? Dolayısı ile bu görsel anlatım, burada yaratılan ve yaşanmış gibi görülen, aslında yaşanmasa da seyirciye ulaştığında sahiciymiş izlenimi veren tüm senaryo, ister istemez seyircisiyle bütünleşme amacı taşır. Bütünleşmeyi başaranlar kalıcı olur ve dizi bitene kadar izlenir.
Şimdi gelelim Diyanet’in eleştirisine.
Diyanet eleştirisinde haklı mı değil mi konuya bu açısından bakan yok. Bir kesim “Diyanet haksızdır. Kadın kıyafetine karışıyor. Özgürlüklerin sınırlandırılmasına........© Yeniçağ





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d