menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vekalet devleti

7 0
09.03.2025

Türkiye, 1950 yılının başından itibaren NATO’ya girme talebinde bulundu. Bu başvuru iki kez reddedildi. Ardından, ABD’nin çıkardığı Kore savaşına toplam 15 bin asker gönderdi. TSK, bu savaşta stratejik bir güç olmamakla birlikte, üstlendiği Amerikan birliklerine bodyguard olma misyonunu canı pahasına icra ederek Sam Amca’nın takdirine şayan olmuştu. 721 ölü, 175 kayıp, 234 esir ve 2147 yaralı: Kore’de Türk zayiatı bilançosu böyleydi. Karşılığında, NATO’ya üyelik başvurusu kabul edildi.

NATO’nun memlekete nasıl bir yarar sağladığı meçhuldür ama 1950’lerden 1990’lı yıllara kadar Türk devleti yurttaşlarını bu üyelik sayesinde komünizmden koruduğunu söylemiştir. Söz konusu yurttaşların böyle bir korunma talebi olup olmadığı da bilinmez ama NATO şemsiyesi altında anti-komünizm hamaseti, elli yıl boyunca demokratikleşme taleplerini bastırmanın, bağımsız sendikaları, emek, gençlik ve kitle örgütlerini dağıtmanın, sistematik işkence, yargısız infaz ve idamların başlıca gerekçesi oldu. Yurttaşlar, komünizmden korunma uğruna yoksulluğa ve devlet zulmüne mahkûm edilmişti.

Özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri, Türk faşist diktatörleri kadar ABD ve NATO’nun da arzularını tatmin edici kanlı vakalar olarak yakın tarihe yazıldı. Bu zaman zarfında NATO kontrolündeki Türk ordusu, “Ortadoğu jandarmalığı” misyonunu da icra etmekle de görevliydi. Mezopotamya, Arap yarımadası ve İran’da yükselen her türlü demokratikleşme hamlesinin “komünizm tehdidi” olarak yaftalanarak bastırılması adına bir caydırıcı güç olarak var oldu.

Bu tarihsel izlek girişinin nedeni, güncel bir sorun olarak NATO’nun dağılma ihtimali ve buna bağlı olarak Türk devletinin de bir kez daha Kore benzeri bir misyona soyunmakta oluşudur. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçtiğimiz Cumartesi günü Londra’da yapılan toplantıya katılması ve Financial Times’a verdiği röportajda kullandığı ifadeler Türk devletinin kendisine biçmekte olduğu yeni jandarmalık misyonu hakkında önemli göstergeler sunuyor.

Trump yönetimindeki ABD’nin Putin Rusya’sıyla Ukrayna hükümetini ve Avrupa’yı dışlayarak Ukrayna savaşını bitirecek bir anlaşmanın eşiğinde olduğu görülüyor.

Avrupa ülkeleri, Ukrayna lideri Zelenski’nin dile getirdiği güvenlik kaygılarını karşılama yönünde acil adımlar atıyorlar. Ama Avrupa’nın Ukrayna savaşını sürdürmek anlamında mı yoksa barış ya da ateşkes sonrası “garantör”........

© Yeni Yaşam