menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eşit yurttaşlık Kürt sorununu çözer mi?

21 1
thursday

Türkiye’de Kürt meselesinin çözümü ne bir ütopya ne de yalnızca teknik bir reform paketidir. Çözüm, tarihsel bir yüzleşmeyi, hukuki bir yeniden yapılanmayı ve toplumsal bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Eğer TC Devleti, 100 yıllık inkar ve bastırma siyasetini aşmak istiyorsa, gerçek bir zihniyet değişimi yaşamalı

Sinan Cudi

Türkiye’deki Kürt meselesi, Cumhuriyet rejiminin kurucu mantığının ürettiği siyasal, hukuki ve toplumsal bir çatışma alanıdır. Bu çatışma alanı zamanla güvenlikçi tedbirlerle baskılanmış ve hiçbir zaman kalıcı bir çözüm eksenine oturtulmamıştır. Bugün gelinen noktada ne inkâr politikalarının ne de entegre asimilasyon stratejilerinin başarılı olamadığı görünüyor.

Bu bağlamda “eşit yurttaşlık” ilkesi, çözümün temel ekseni olarak tartışmamızın temel ekseni olabilir. Kürtlerin TC içinde eşit yurttaş olarak tanınması, salt bireysel haklarla sınırlı bir düzenlemeyle sağlanamaz. Çünkü Kürt meselesi, tarihsel, kolektif ve yapısal bir dışlanmanın ürünüdür. Bu nedenle çözüm de kolektif bir tanımayı ve anayasal düzeyde kurumsal güvenceleri zorunlu kılar.

Örnek olarak, İspanya’daki Bask ve Katalan bölgeleri, yerel öz yönetim yapıları, bölgesel parlamentoları ve dilsel-siyasal özerklikleriyle merkezi yapıyla bir çatışma yaşamadan varlıklarını sürdürebilmiştir. Türkiye’de ise Kürtlerin anadilde eğitim, yerel yönetim yetkileri ve kültürel özerklik talepleri “bölücülük” kategorisine sokulmuştur. Oysa bu talepler, üniter devlet yapısına zarar vermeyen, farklılıkların anayasal düzeyde tanındığı modellerde (örneğin Kanada’da Quebec) başarıyla uygulanmaktadır.

Anadil meselesi, Kürt meselesinin görünür yüzlerinden biridir ancak asla tek başına çözümün anahtarı........

© Yeni Yaşam