menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğru söz eğri insanın kulağına girmez

10 0
30.06.2025

Yunus Emre, “Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen” der. Doğrular hakikatin tarafını tutarlar. İnsan da kendi özüne bağlı kalarak hakikati inşa eder. Hakikat de ancak doğruların yolunda bulunur. Eylemlerde, evrensel bir ahlaki ilkeye bağlı olmazsa, doğruluk iddiası çöker.

Bir insanın doğruluğu toplumuyla paylaştığı ortak değerlere sadık kalması ile belirlenir. Bu değerler tarihsel, güncel düzlemde toplumu var kılan, ona anlam katan her şeydir. Şayet senin toplumun hala varlık sorunu yaşıyor, inkar ediliyor ve soykırım kıskacında yaşıyorsa, senin temel değerlerin; o kimliğin inşası ve özgürlük mücadelesinin verilmesine dair gelişir. Toplumsal hakikatler karşısında nefsine yenik düşenlerse, hakikati örtmek için mücadele ederler. Sartre’ın varoluşsal sorumluluk kavramına göre düşünürsek, toplumsal hakikatine saldıran ve bu gerçeğe ihanet ederek yaşayanlar da asla kendi eylemlerinin sonuçlarından kaçamazlar. Şayet itirazlarında derinleşirlerse, bu defa da ahlaki çelişkilerinde derinleşmiş olurlar.

Kürt ideolojisinin mimarı olan Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda bal kıvamında süzülerek geliştirilmiş olan düşünsel derinliği, Kürt gerçeğine sentezlenmiş kavramsal seti ile yeni anlam ve sorgulama derinliği sağlatıyor. Bu kavram seti içinde hayli tartışma yaratan kavramlardan biri de Judenrat oldu. Birçok kesim bu kavram ile neyin anlatılmak istendiğini, bunun Kürt toplumsal gerçekliğini ne derece ve nasıl karşıladığını sorguladı, tartıştı. Ama nedense kavramın sahibi olan kişiler de kendi eylemlerinin sonuçlarından kaçmayı tercih ederek, anlama eylemi yerine saldırma halinde olmayı tercih etti.

Holokostlarda Yahudi soykırımına ortak olan o toplumun önde gelen kişileri, din insanları veya entelektüellerinden seçilen Judenratlar, Nazi baskısı karşısında hayatta kalma mücadele stratejisi olarak bu komiteleri kurduklarını savunurlar. Ancak buna en radikal eleştiri kendisi de bir Yahudi olan Hannah Arendt’den gelir. Arendt “Kötülüğün Sıradanlığı” kitabında Judenratları teşhir ederek ve eleştirerek onları Nazi makamlarıyla iş birliği yapıp, bu iş birliğinin sonucunda da Holokost uygulamasının kolaylaştırıldığını savunur. Nazi taleplerine tamamen karşı çıkmak yerine pragmatik bir yaklaşımla hareket edip uzun vadede büyük yıkıma yol açtıklarını savunan Arendt, Judenratların Nazi eylemlerine uymak yerine, toplu direnişi teşvik etmesi gerektiğini belirtir. Judenratlara ahlaki ve etik bir sorgulama ile........

© Yeni Yaşam