‘İyi Cuma Anlaşması’ndan Türkiye’deki barış süreci için çıkartılacak dersler
İktidar Blokunun “Terörsüz Türkiye”, buna karşılık Kürt Ulusal Hareketinin “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” olarak adlandırdıkları bu süreçte, PKK’nin feshi ve sembolik silah bırakmanın ardından önemli bir adım daha atıldı ve TBMM’de “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” kuruldu. Bu aşama önemli zira uzunca bir süredir başta Kürt tarafı ve CHP olmak üzere muhalefet de Kürt Sorununun çözüm yerinin Meclis olduğuna işaret ediyordu.
Gizlilik mi devletin gölgesi mi?
Ancak Komisyonun ilk toplantısına, Komisyonda bu yönde alınmış bir karar olmamasına rağmen, Meclis Başkanının davetiyle, güvenlik bürokrasisinin adeta çıkarma yapması ve toplantının gizli yapılması Komisyon çalışmalarının bağımsızlığı konusundaki soru işaretlerini artırıyor. Dolayısıyla da bu Komisyonun şeffaf ve demokratik bir biçimde çalışması konusundaki endişeleri büyütüyor.
Ayrıca kamuoyunda AKP iktidarının geçmişteki tutumundan dolayı (Dolmabahçe Mutabakatının sonlandırılması gibi), her an bu görüşmeleri sonlandırma korkusu yaşanıyor bu da sürece verilen toplumsal desteğin büyümesini önlüyor. Her olayı emperyalizm ve komplo teorileri ile açıklamayı seven ulusalcıların karşı propagandası ve bu yönde bazı aşırı sağcı partilerin sürece karşı ortak mitingler düzenlemeye başlamaları ise sürecin bıçak sırtında yürümesine neden oluyor.
Kuzey İrlanda iç savaşı deneyimi
Tüm bunlar haklı olarak kafa karıştırıyor. Diğer yandan barış umudu toplumun çoğunluğunda sürüyor. Bu gelişmeleri sağlıklı yorumlayabilmek için benzer sorunları benzer yöntemlerle başarılı bir biçimde çözmüş olan bazı ülkelerin deneyimlerine bakmak yararlı olacaktır. Bu deneyimlerin başında kuşkusuz Kuzey İrlanda geliyor.
Kuzey İrlanda, 1960’ların sonlarından 1998’e kadar, The Troubles (sorunlar) olarak adlandırılan ve İrlanda Cumhuriyeti ile yeniden birleşmek isteyen Cumhuriyetçiler (çoğunlukla Katolik) ile Birleşik Krallık’ın bir parçası olarak kalmak isteyen Birlikçiler (çoğunlukla Protestan) arasında, siyasi ve dini açıdan derin bir kutuplaşmaya yol açan bir iç savaş yaşadı. Bu savaşta, 3 bin beş yüzden fazla insan hayatını kaybederken, on binlerce sivil ve asker yaralandı ve tüm topluluklar derin bir bölünme yaşadı. Şiddet, Kuzey İrlanda’nın ötesine de yayıldı ve İngiltere ve İrlanda Cumhuriyeti’ne yönelik saldırılar gerçekleşti. (1)
Ancak, bu aşırı kutuplaşma ve mezhepçi şiddete rağmen, Kuzey İrlanda uçurumun kenarından geri dönmesini bildi. ‘İyi Cuma Anlaşması’ olarak da bilinen ‘Belfast Anlaşması’ 1998 yılında imzalandı ve ardından karmaşık ama büyük ölçüde başarılı bir barış süreci başlatıldı. Bu yazıda başarılı barış görüşmelerinin nasıl sağlanabildiğini ait bazı saptamalar var. Ama öncelikle Kuzey İrlanda’daki iç savaşın bazı nedenlerine kısaca göz atmakta yarar var.
İç savaşın nedenleri?
Kuzey İrlanda’daki çatışmalar, yüzyıllardır süren siyasi ve dini bölünmelerden kaynaklanıyordu ancak bunlara; Katoliklere konut, istihdam ve siyasi temsil konusunda sistematik ayrımcılık yapılması, birçok Katolik’in oy kullanma hakkının olmaması gibi nedenler de eklenince, çatışmalar 1960’lar sonrasında hız kazandı. 1990’lara gelindiğinde kutuplaşma zirveye ulaştı. Katolikler ve Protestanlar ayrı mahallelerde yaşıyor, ayrı okullara gidiyor ve nadiren etkileşime giriyorlardı. (2)
Ancak 1990’lara gelindiğinde çatışan her iki taraf da şiddet ve askeri yöntemlerle bu savaşı kazanamayacağını anladı. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) Birlikçilerin arkasındaki İngiltere devleti gibi güçlü militarist bir devlete karşı askeri bir zafer elde edemezdi. İngiliz ordusu ve İngiltere’ye sadık milis güçler Cumhuriyetçileri tamamen bastıramazdı. Arada kalan halk ise şiddetten bıkmıştı.
Ayrıca savaş nedeniyle çökme noktasına gelmiş olan ekonomideki işsizlik, yoksulluk gibi sorunlar ancak barış altındaki bir ekonomide çözüme kavuşturulabilirdi. Nitekim Kuzey İrlanda’nın ekonomisi, barış anlaşmasının ardından önemli ölçüde iyileşti. Ekonomi büyüdü ve demokrasiyi güçlendirdi. İyileşen ekonomi ise siyasal ve mezhepsel bölünmeleri azalttı.
Türkiye’deki ‘savaş’
Diğer yandan Türkiye’deki durumun Kuzey İrlanda’dan biraz farklı olduğunun altını çizmek lazım. Öncelikle Türkiye’de çarpışan taraflar devlet ve PKK idi. Yani Hizbullah (ve kontrgerilla) gibi dönemsel olarak devlet tarafından kullanılan yapılar dışında sürekli bir milis güç mevcut değildi.........
© Yeni Yaşam
