menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Direnen damarlar: Kadın, umut ve pozitif inşa

10 0
16.10.2025

Tecrit, yalnızca bir bedeni duvarlarla çevirmek değildir; düşünceyi, sözü ve toplumsal vicdanı da örten bir karartıdır. Her kuşatılan birey, bir halkın hafızasından ve geleceğe dair umudundan bir parça çalınması demektir. Bu baskının en görünür hâli İmralı’da yaşanıyor

Aynur Sarıca

Umut, yaşama yeniden tutunmanın ve geleceği yeniden kurmanın adıdır. Yalnızca bir duygu ya da hukuksal talep değil; toplumsal bir yeniden doğuş çağrısıdır. Bu hak, bireysel özgürlüğün ötesine geçer; bir halkın vicdanına, toplumsal ilişkilerin yeniden inşasına ve özellikle kadın özgürlük mücadelesine temas eder. Umut hakkı yalnızca hukuki bir mesele değildir; hukukun alanına dâhil olsa da, toplumsal bir dönüşümün, ahlaki ve politik bir bilincin parçası hâline gelmeden anlamını bulamaz.

Umut hakkı, baskı altında bile varlığını koruyan, direnişi besleyen bir güçtür. Ancak bu bilinç ve hak, iktidar tarafından sürdürülen kısıtlama mekanizmaları ve kontrol politikalarıyla sürekli sınanır. Her kuşatılmış birey, bir halkın hafızasından ve geleceğe dair umudundan bir parça kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Tecrit, yalnızca bir bedeni duvarlarla çevirmek değildir; düşünceyi, sözü ve toplumsal vicdanı da örten bir karartıdır. Her kuşatılan birey, bir halkın hafızasından ve geleceğe dair umudundan bir parça çalınması demektir. Bu baskının en görünür hâli İmralı’da yaşanıyor. Orada yalnızca bir kişi değil, bir halkın özgürlük tahayyülü ve kadınların yeniden varoluş bilinci de esir tutuluyor. Yine de bu karanlık içinde, kadınların direniş damarları umutla titreşir ve yaşamın yeniden kurulmasına dair imkânı var eder.

Abdullah Öcalan, kadınların umudunu büyütmenin ne kadar önemli olduğunu şöyle anlatıyor: “Ben kişisel özgürlüğümü hiçbir zaman toplumsal özgürlükten bağımsız ele almadım. Toplumsal özgürlüğün inşa edilmediği koşullarda bireysel özgürlüklerin gerçek anlamını bulamayacağını hep savundum.”

Bu sözler, umut hakkının yalnızca bireysel bir talep olmadığını, toplumsal ve tarihsel bir mücadeleyle iç içe olduğunu gösteriyor. Ona tanınması gereken “umut hakkı”, bireysel özgürlüğün ötesinde, bir........

© Yeni Yaşam