Daralan zaman, büyüyen tehlike
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’, Türk Devleti’nin de ‘Terörsüz Türkiye’ diye tanımladığı süreçte gelişmeler çok zikzaklı ve taraflar açısından çok dengesiz. Üzerinden dokuz ay geçmesine karşın Kürt tarafı pek kimsenin aklından bile geçirmediği onca köklü değişiklik yaparken, devlet tarafı ne yaptığına, dahası ne yapmak istediğine ilişkin kuşkuları, güvensizlikleri bile giderebilmiş değil. Hatta toplumun ezici çoğunluğu iktidarın kendi adlandırmasıyla ‘Terörsüz Türkiye’yi bile isteyip istemediğinden emin değil.
Şu ana kadar Devlet Bahçeli’nin hep umut aşılayan ve bir türlü şeyleşemeyen, konuşmalarının dışında hiçbir şey yok. Sadece güzel ve sorunsuz günlerin olacağına ilişkin umudu diri tutacak konuşmalar var. Hepsi o kadar. Bu da sürece ilişkin kuşkuları giderek daha fazla arttırmakta, sürecin bir özel savaş süreci olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Çünkü mevcut durumda gönülleri ‘hoş eden’, umut aşılayan söylemler sadece iktidarın yaptığı anti demokratik ve saldırgan politikalarını örtme işlevi görmektedir. Pratik uygulamalar tamamen bu çerçevededir.
Kısaca belirtirsek; her şeyden önce Türkiye’ye barışı getirmeyi vaat eden sürecin ismi bile çok tahrik edici ve tek taraflı. Kürtleri incitmekten başka bir anlamı olmayan ‘Terörsüz Türkiye’ söylemiyle bir arpa boyu yol alınamaz.
Nitekim silahlı mücadele yöntemini........
© Yeni Yaşam
