menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Umut bahçesini inşa etmek zorundayız!

8 0
02.03.2025

Bazen tarih, keskin uçurumların kıyısında ilerleyen bir kervan gibidir ve boyun eğenlerin değil, direnenlerin ellerinde yazılır. Geçmişin yükü ağırdır, yol engebelidir. Taşlı, topraklı yollar zaman zaman sisler içinde kaybolur. Ama unutulmamalıdır ki, en çetin kışların bile bir baharı vardır. İşte bugün, böyle bir eşikte duruyoruz.

Zulmün karanlığı ne kadar kesif olursa olsun, ona karşı yakılan bir kıvılcım tüm geceyi aydınlatmaya yeter. Bir yanda halkların sırtına yüklenen yüzyıllık acılar, diğer yanda ise o acılardan filizlenen bir direniş… Şimdi mesele, boyun eğmek mi, yoksa umudu ellerimizle büyütmek mi? Bir yanımızda sancılarla kıvranan bir geçmiş var. Acılar, kayıplar ve onulmaz yaralarla dolu bir miras… Ama diğer yanımızda umutla yeşeren bir gelecek uzanıyor. Biz ise bu iki dünyanın kesiştiği noktadayız. Durup beklemek mi, yoksa umudun bahçesini inşa etmek mi? Tercih bizimdir!

Hiçbir acı, hiçbir ağır miras bir günde silinmez. Kimse bir sabah uyanıp da bambaşka bir dünyaya gözlerini açmaz. Değişim, sabır isteyen bir süreçtir ve kararlılıkla inşa edilir. Zulmün gölgesinde büyüyen her halk, ancak iradesini kuşandığında özgürlüğünü kazanır. Bugün yaşadıklarımız, geçmişin bir sonucu olduğu kadar, yarının da başlangıcıdır. Ve biz, geleceği özgür kılmak için bugünü değiştirmek zorundayız!

Her büyük dönüşüm, direnenlerin kanıyla, canıyla, emeğiyle yazılır. Ve bu yolu yürüyenler iyi bilir ki, karşımıza dikilen engeller yalnızca bizi durdurmak için değil, irademizi sınamak için de vardır. Bizi durdurabileceklerini sananlar,........

© Yeni Yaşam