Ne İran ne İsrail
Ortadoğu’da halklara kan kusturan devlet akılları, bugün yine sahnede. İsrail’in İran’a yönelik son saldırıları bölgede yeni bir gerilim hattı yaratırken, İran rejiminin buna verdiği tepkisizlik; yıllardır inşa ettiği “bölgesel güç” imajının ne kadar boş olduğunu bir kez daha gösterdi. Ama bu sadece askeri zayıflıkla açıklanamaz. Bu aynı zamanda halkların desteğini kaybetmiş, içerde çürümüş bir sistemin dışarıda yalnız kalmasının doğal sonucudur.
Dışarıda savaş naraları, içeride baskı ve infaz
İran, kendisini yıllardır “direniş cephesinin öncüsü” olarak gösteriyor. Filistin davası, Suriye’nin “egemenliği”, Lübnan’daki “direniş güçleri” gibi başlıklarda yüksek perdeden konuşuyor. Ancak aynı İran rejimi, içeride kendi halkına, özellikle de Kürt gençlerine ve devrimcilerine karşı amansız bir savaş yürütüyor.
İdam sehpaları boş kalmıyor. Siyasi tutukluların sayısı her geçen gün artıyor. Rojhilat’da (Doğu Kürdistan) her kıpırdanış, “devlete karşı tehdit” sayılıyor. Halkını infaz eden bir rejim, dış saldırıya uğradığında neden halkların desteğinden yoksun kalıyor, işte bunun yanıtı burada yatıyor.
İran neden karşılık veremiyor?
İsrail’in son dönemde İran içindeki nükleer tesisleri, radar sistemlerini ve füze........
© Yeni Yaşam
