Lozan ve kardeşlik hukuku
Türkiye, tarihsel bir dönemeçte duruyor. Ortadoğu’nun yeniden paylaşım savaşlarıyla ısındığı, Doğu Akdeniz’den Güney Asya’ya uzanan hegemonya mücadelelerinin kızıştığı, Rusya-Ukrayna savaşının sürdüğü bir çağda, Türkiye, 40 yıllık çatışma ortamından çıkma ve güçlü bir barışı tesis etme fırsatını elinde tutuyor.
Bu olanak, yalnızca iç barışın değil, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzlemde emperyalist müdahalelere karşı demokratik direncin anahtarı haline getirilebilir.
Ancak bu yol, Kürt ve Türk halklarının eşit kardeşliği temelinde bir hukukun tesisinden geçiyor. Bu bağlamda, bugünlerde tartışılan Lozan’ı bir “kutsal metin” gibi değil, halkların ortak geleceğini inşa etmek için bir başlangıç noktası olarak görmek, Türkiye’yi tüm dil ve inançlardan halklarıyla birlikte daha güçlü kılacaktır.
Lozan’ın gölgesinde bir yüzyıl
1923’te, Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıntıları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Lozan Antlaşması ile uluslararası alanda tanındı. Ancak, Lozan’ın imzacı heyeti kendisini “Türkler ve Kürtlerin ortak temsilcisi” olarak ifade etti, bu sebeple Lozan Antlaşması’nda “azınlıklar” olarak kabul edilen gayri-müslimlerin statüsüyle ilgili maddeler oldu, ancak Kürtlerle ilgili kimlik hakları yer almadı. Kuşkusuz bu tavır, aynı zamanda Sivas, Erzurum gibi kongreler sürecinden beri esas alınan “Müslüman” halk kimliklerine dayalı milli mücadele fikrinin bir yansımasıydı. Bu kapsamın eleştirisi ayrı bir konu. Ancak sonuçta Lozan’a göre Kürtler bir azınlık değil, “asli unsur”du. Fakat sonraki kuruluş süreci boyunca vaat edildiği gibi bir kurucu unsur olarak tanımlanmadılar, dolayısıyla Kürt kimliği Lozan Antlaşması’yla fiilen yok sayılmış oldu.
“Milleti-i hakime” olarak yüceltilen Türk etnisitesine dayalı tekçi ulus-devlet paradigmasının dayattığı Kürt inkarcılığı; güvenlikçi politikalarla Cumhuriyet’in demokratikleşmesinin önündeki en önemli engel ve aynı zamanda emperyalist güçlerin Türkiye’yi bölgede zayıflatmak için kullandığı bir yara oldu. Lozan’ın sadece sınırların güvencesi olarak görülmesi ise Kürtlerin tarihsel mağduriyetini görünmez kıldı.
Lozan, uluslararası güçlerle müzakere edilmiş bir mukaveleydi. Sınırlar, kapitülasyonlar, borçlar, savaş........
© Yeni Yaşam
