Üçüncü kuşatma: Zamanın kalbine İstanbul’dan yürüyüş…
İkinci Viyana kuşatmasını zafere ulaştıracak maddî gücümüz de manevî gücümüz de yoktu. Viyana, bizim kızılelmamız’dı: İslâm’ın bayrağını, diriltici sesini ve nefesini Avrupa’nın tam kalbine ulaştırabilmekti.
O gün bu fetih gerçekleşmedi. Yarın Avrupa İslâm’ın diriltici sesiyle buluşacak, başka bir yolculuğa çıkacak inşallah... Bugün Avrupa’yı eşcinsellik / sapkınlık dalgası esir almış durumda: Hedonizmin zaferi, Batı düşüncesinin ve sanatın bitişi bu.
Avrupa uygarlığının opaque’leşmesi / donması. İnsanlığa vereceği bir şeyin kalmadığının ilanı.
Azerbaycan’dan Vuqar Azizov kardeşim, bizimle Viyana düşlerini paylaşıyor. Nefis bir metin oldu yine. Zihin açıcı okumalar…
Biz Prag’a geçeceğiz. Prag’dan Kafkaesk olmayan bir ders yapacağım Salı akşamı MTO’da inşallah…
***
Viyana…
Bir zamanlar top seslerinin yankılandığı, sancakların göklere çekildiği bir şehir.
İki büyük kuşatma gördü.
Biri medeniyetin olgun nefesiyle geldi.
Diğeri ise tükenen bir nefesin son gayretiyle…
Ama şimdi, bir üçüncü kuşatma daha var.
Ne atlılar var bu sefer ne toplar…
Bu kez bir başka ses var sokaklarda, caddelerde, kiliselerin bahçelerinde yankılanan:
Hikmetin sesi.
Viyana artık bir şehir değil yalnızca.
Bir zamanın ruhu.
Mekân olmaktan çıkmış, medeniyetin hafızasında bir zamana dönüşmüş.
Ve bu zaman, İstanbul’un ruhuyla tekrar buluşmak için çağrı yapıyor bize.
İlk kuşatma bir mekânı hedefliyordu.
İkinci kuşatma bir gücün........
© Yeni Şafak
