MTO akademik yaz kampları: Medeniyetin kalbinde bir diriliş iklimi (3)
MTO Akademik Yaz Kampları, ülkemizin akademik hayatına ruh, entelektüel hayatına derinlik katacak uzun soluklu bir medeniyet inşası yolculuğunun kilometre taşlarından birini oluşturuyor. MTO kamplarını MTO Bursa temsilcimiz Nuri Gür Bey’in kaleminden yazıyoruz. Tarihe kayıt düşen bir metin bu. Zihin açıcı okumalar…
MEDENİYET: ORTAK BİR RUH İNŞASI YOLCULUĞUDUR
Yusuf Kaplan hocamız her fırsatta “medeniyet, birlikte inşa edilir” derken, kastettiği şeyin yalnızca düşünsel birliktelik olmadığını yaşayarak kavradım. Bu birlikte inşa hâli, aynı anda hem düşüncenin hem de duygunun kurucu ortaklığına dayanıyordu. Ortak bir hedef için yazmak, ortak bir gaye için düşünmek, ortak bir ruh için seferber olmak… Bu birliktelik, bizi yalnızca bir yazı kampında buluşturmadı; bu birliktelik, bizi bir medeniyet tasavvurunun kalbinde buluşturdu. Her biri kendi kelimesini getirdi ama birlikte bir cümle olduk. Herkes kendi sorusunu taşıdı ama birlikte bir cevap doğurduk. Bu ortak üretimin, bu kolektif bilinç hâlinin, bu ruh kardeşliğinin kendisi zaten bir medeniyet inşasıydı. Medeniyet, işte böyle içten içe örülen, kalpten kalbe yayılan bir duvar gibi yükselir.
Kardeşlik, yalnızca bir aradayken anlam kazanmaz; esas kıymeti, yollar ayrıldığında da sürüp gidebilmesindedir. Kamplar sona erdiğinde içimde oluşan o derin boşluk hissi, işte tam da bunun bir yansımasıydı. Çünkü bir bağ kurulduğunda, bu bağ ne sadece zamana ne de mekâna sıkışır; o bağ, gönle işlenir ve her dua ânında sessizce yeniden uyanır. Ben kamp bittiğinde kardeşlerimden uzaklaştım sanmıştım; oysa onların dualarını içimde taşımaya devam ettiğimi, her adımda daha iyi anladım. Onların yazdığı her metin, artık sadece yazılı bir ifade olarak kalmadı; birer hatıra, birer ilham ve yoldaşlık izleri olarak kalbime kazındı. Bu kardeşlik bana basit bir dostluk hissinden çok daha fazlasını sundu; içimde bir aidiyet hissi uyandırdı, bir sahiplenme duygusu inşa etti ve birlikte büyüyebilmenin imkânını tanıdı. Artık yürüdüğüm yolları tek başıma kat etmiyorum; adımlarımda onların gölgesi var, iç sesimde onların sesi yankılanıyor ve her duamda onların yüreğiyle birlikte yürüyorum.
Uhuvvetin bir başka anlamı da birbirini yükseltebilmektir. Kardeşini yüceltmeyen biri, kendi yücelişini de tamamlayamaz. Bu yüzden her kardeşimin başarısı içimde gerçek bir sevinç uyandırdı; her fikri zihnimi besledi, her emeği beni sorumluluğa çağırdı. Çünkü kardeşlik, sadece paylaşmakla sınırlı olmayan; onun değerini korumak gibi ağır ama kıymetli bir yükü de omuzlara yükleyen bir bağlılıktır.
MTO’da hepimiz yalnızca kendi yürüyüşümüzü sürdürmedik; birbirimizi de omuzladık, birlikte yürümeyi........
© Yeni Şafak
