Hedonik uygarlık: Tatminsizlik ekonomisi
MTO’nun nasıl çaplı insan yetiştirdiğini gösteren örneklerden biri Sakarya’dan Mehmet Varıcı hocamız. Varıcı hoca, burada yayımla-yacağım nefis makalesinde refah toplumun felsefesini yapıyor ve anlamını sorguluyor. Onun bu konu etrafında devam edecek yazılarından birini paylaşıyorum sizlerle. Sizin için açıcı okumalar...
***
REFAHIN YERİ: BAŞKASININ GÖLGESİ
Modern çağın en büyük uzlaşı alanı, çoğu zaman fark edilmeden refah fikrinde kendini gösterir. İdeolojik kamplaşmalar, sınıfsal ayrımlar, kültürel gerilimler; gündelik hayatın karmaşası içinde aynı beklentide buluşur: tüketim, konfor, arzu, tatminsizlik…
Ancak kavramlar ne kadar çok tekrarlanırsa, anlamları o kadar aşınır. “Refah” da bu aşınmış kavramlardan biri hâline gelir. Ekonomik göstergelerin ötesine taşarak, bireyin kendini tanımladığı ve başkasıyla kıyasladığı bir kimlik aracı olur.
İnsan, sahip olduklarıyla görünürlük kazandığı bir dünyada yaşamaya alışır. Bu görünürlük yalnızca maddî varlıkla sınırlı kalmaz, sosyal medyadaki paylaşımlardan tüketim tercihine, tatil biçimlerinden meslekî unvanlara kadar genişler.
Refah, artık bir imkândan çok, bir statü göstergesine dönüşür. Varlık, toplumsal karşılaştırmanın diline tercüme edildiğinde, birey kendi değerini başkalarının eksiklikleri üzerinden inşa etmeye başlar. Bu durum sadece bireysel hırsları kaşımakla kalmaz, toplumsal yapının işleyişini de dönüştürür.
Refahın kıyasla işleyen doğası, göreli gelir kuramlarında karşılığını bulur. İnsanlar, mutlak kazanımlardan ziyade çevrelerindekilere kıyasla hangi konumda olduklarına odaklanır. Aynı maaş bir bağlamda tatmin sağlarken, daha yüksek beklentili bir çevrede yetersizlik duygusu uyandırabilir.
Sosyal medya bu etkiyi daha da keskinleştirir: Herkesin daha mutlu, daha başarılı, daha şık göründüğü bir dünyada, eldeki her şey eksik........
© Yeni Şafak
