menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ekonomik refahın sosyal patolojileri: Yalnızlık, depresyon ve intihar

59 1
yesterday

Modern refah toplumu, toplumu öldüren yanılsatıcı bir gelişme hâlidir. Maddî olarak kalkınmanın manevî olarak nasıl bir çöküşe yol açtığının en önemli göstergelerinden biridir. Bu konuyu MTO’muzun en parlak talebelerinden Mehmet Varıcı hocamızın kaleminden irdeledik. Zihin açıcı okumalar…

***

Modern toplumun en cazip vaadi refahtır: Daha fazla üretmek, daha kolay tüketmek, daha kısa süreli acılarla yaşamak. Ancak bu vaat, insanın iradesini beslemekten çok onu hiçleştirme riski taşır. İnsanın fıtratı; mücadeleyle, yoklukla, sınanmayla tekâmül eder. Refah, bu tekâmül sürecini geçici tatmine dönüştürdüğünde irade kaybolur, tahammül zayıflar. Geriye, memnuniyetle şekillenmiş ama anlamdan kopmuş bireyler kalır. Refah, çağdaş insanın rüyası gibi görünür; fakat çoğu zaman onu derin bir uykuya mahkûm eder. Ne kadar konforluysa, o kadar sersemletici; ne kadar parlatılmışsa, o kadar aldatıcıdır.

Refah, kısa sürede rahatlık sunar; zamanla kırılganlık üretir. Konfora alışan birey, en küçük aksaklığı yıkım sayar. Beklentinin sürekli artması, sabrı törpüler; tatmin, tahammülü köreltir. Bugün öfke, alışkanlıkların sekteye uğramasından doğar; yokluk, buna yalnızca zemin hazırlar... Ne kadar uzun sürerse refah, onun sona ermesi o kadar sarsıcı olur. Küçük bir ekonomik dalgalanma, büyük bir güven krizine dönüşür. Geçici bir eksiklik, devletle kurulan bağın çözülmesine yol açar. Çünkü alışkanlık, ihtiyaçtan daha derine yerleşir. Bu durum, bağlılık görünümü altında bir beklenti yığını oluşturur. O beklenti doymazsa, hayal kırıklığı yalnızca bireyde kalmaz, toplumu da sarar. Ve o anda, hafızasını yitirmiş toplum, yüzünü hakikate çevirmek yerine kendi öfkesine secde etmeye başlar.

Refah, insanlar arasındaki bağı güçlendirmediğinde, yalnızlığı çoğaltır. Temel........

© Yeni Şafak