Tutuklamaların maliyeti mi, adaletin bedeli mi?
Türkiye’de piyasa, yolsuzlukla mücadeleyi desteklemek yerine cezalandırıyor. Daha önce de yazmıştım: Böyle bir piyasa kapanmayı hak eder.
O nasıl bir piyasa ki ülkedeki yolsuzlukla mücadeleye yükselerek değil, düşerek tepki veriyor.
Onlar nasıl piyasa aktörü ki yolsuzlukla mücadele edilirken kur operasyonlarına koşuyor.
Ve bu sayede Türkiye’ye bir fatura çıkarılıyor.
Tutukladığınız için şu kadar para gitti, bu kadar para uçtu, diye.
Evvela, adaletin maliyeti hesaplanmaz. Hele de vesayetin işlediği piyasalarda maliyetler peşin peşin hesaplanmışken... Maliyet yolsuzluğun kendisidir. Adalet için bedel ödettiriliyorsa, onun da adaleti görülür bir gün…
Zaten maliyetine göre adalet talebi ancak ve sadece yozlaşmış bir bakış açısının mahsulüdür.
Yolsuzluğa ve başka cürümlere göz yumulmadığı için dayak yemeyi hak ettiğinizi söyleyen bir piyasa mantığına bir tek ben şaşırmıyorumdur, herhalde?
Bu bakış açısı zaten on yıllar önce yozlaşmış öylece de duruyor. Piyasa arkadaki “abi” olmuş öyle gidiyorlar.
Doğrusu bu ülkede kazanılan her lirada taş üstüne taş koyan herkesle beraber Sn Cumhurbaşkanının da katkısı vardır. Ve açıkçası bu ülkede kazanılamayan her lirada, bazen kaybedilen her lirada, halk partisinin parmağı bulunur. Tıpkı bugünkü........
© Yeni Şafak
