Türkiye’nin neden oligarkı yok?
Gelin bugünün bağlamlarına aktüelden değil, düşünsel taraftan bakalım.
Evvela şunu söyleyeyim dünyada sermaye her halükârda biraz oligarktır. Amerika’da bile var. Hep oldu. Bugünkülere teknoloji oligarkı deniyor. Ama Türkiye için özel bir durum var.
Hani mesele şu; dualı milletiz.
Belki biraz fikrimiz vardı ama büyük oranda şartların bir gereği olarak Türkiye yoluna oligarksız başladı.
O gün için ahım şahım bir iktisat bilgimiz falan yok. Biraz Namık Kemal eleştirileri, biraz Mithat Paşa girişimleri bir de Ohannes Efendi’nin çevirisi. Sade bizde yok değil, dünyada da yok yalnız. Bugünkü iktisadın çok küçük bir kısmı ancak biliniyordu.
Çıkın sokağa herhangi bir insanı çevirin o günün iktisatçılarından daha fazlasını bilir. Tabii öyle, yoksa suyun kimyasal formülünü bilmeyen insanlar buldukları her mikrofona ekonomi yorumlamazdı.
Neyse 1923’e dönelim.
Bir yol lazımdı. Çünkü kapitalizm görece daha geniş bir orta gelir grubu ve hür müteşebbis verimliliği sunuyordu. Ve bu bileşen bir vaat olarak idealize ediliyordu.
Osmanlı aslında kapitalizmin vaadini sunmayı zorlamıştı. Mesela Islahat Fermanı ile vergi sistemini sekülerleştirmiş, Vak’a-yı Hayriye ile iş dünyasını Yeniçerilerden liberalleştirmişti. Yeniçeriler demişken bizde böyledir; ordu devletten kaynak bağımsızlığı ister. Hatta çoğu gözden kaçırır ama ordu-sermaye ilişkisi ordu-siyaset ilişkisinden daha belirleyicidir. 60 Darbesi sonrası ordu, OYAK ile işini sağlamına çözmüştür. Kanaatimce bu çözüm de dualıdır.
Osmanlı’da yapısal reform anlamına gelecek çok daha büyük işler dahi yapılmıştı. Hele eğitim tam bir yapısal reforma tutulmuştu. Bugün dahi eğitimde Osmanlı’nın mirası katkı vermektedir. Hoş, bazı işler ve reformlarsa tutmadı. Mesela ordu-kaynak bağımsızlığı denkleminin orijinal çözümü olan tımarlı sipahiler kaldırılınca tarım sektörü liberalleşemedi bilakis bunalıma girdi.
Evet, benzer tüm uğraşlara rağmen zaten pek mümkünatı olmayan imparatorluk-kapitalizm uyumu sağlanamadı.
Rejim sorgulamaları yükseliyordu.
Bazısı mevzuyu anlayamadı. Rejimi değil,
mandayı
faktör sandı. (Meselenin manda kısmına en son bir kere daha değineceğim.)
Nihayet olacak olan oldu. Türkler rejimlerini değiştirdi. Kapitalizmi kurumsallaştırmaya daha uygun bir çerçeve sunan........
© Yeni Şafak
