En büyük hikâye bir hikâye lazım olduğuymuş meğer
Türkiye’de çok hikâye duyduk, işittik. Halk partisinin demokrasiye inandığını iddia etmesi mesela. Yahut 24 saat daha direnince AB kararıyla hükümetin düşeceği… Ya da Lozan’ın 2023’te biteceği… Neler, neler.
En büyük hikâyeyi hep bu tür şeylerde aradık.
Meğer Türkiye’de en büyük hikâye, piyasacıların yıllardır anlatageldiği Türkiye’ye bir hikâye lazım hikâyesiymiş.
Türkiye piyasaların ve makro ekonomik göstergelerin istikrar kazanması için daha ne yapsın; Cumhurbaşkanını göğde mi uçursun?
Türkiye’ye en uçuk hikâyeleri ayağı yere tam basar şekilde yaşatmadı mı? Yok, dahasını da yapabilirdi. Evet, kesinlikle yapabilirdi. Ama bunları dahi kotaramaya da bilirdi.
Savunmada bağımsızlık desen Kaan’ın bir uçuşuna kaldı... Tekrarlamayım diyorum ama Kaan uçtuğu gün piyasa kıpırdamadı bile. Mühendislerin pistte o yüzyıllık maratonun ilk koşusuna çıktığını dahi görmedi. Hala daha F-16 haberi bekliyor.
Enerjide bağımsızlık desen yenilenebilir enerjiyle yarı yarıya halloldu. Geri kalan yarısını da halletmeye çalışıyor. İlk nükleer santral faaliyete geçti, geçecek. Türkiye’nin enerji merkezi yapılması düşüncesi artık genel kabul görüyor.
Türküsüyle kavrulduğumuz Karabağ artık özgür. Azerin’in türküyü değiştirdiğini de mi göremedi piyasa?
Türkiye’nin önündeki en büyük risk olan Suriye desen tamam. En başından bu yana teröre yataklık etmiş bu coğrafyanın anahtarını Türkiye’nin tuttuğunu Trump gördü de piyasa göremedi mi?
Irak’la........
© Yeni Şafak
