menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Butlan veya şutlan kararının ekopolitiği

18 41
16.09.2025

Belki teori, biraz da anlayamadığımız meseleleri (durum, fenomen) genelleme kolaycılığıdır.

Geri dönüp baktığımda Türk siyasetinde jenerasyonlar görüyorum. Liderler birlikte gelip birlikte gidiyorlar. Seçim sonuçları değil, olursa seçim sonucu dışındaki faktörler bu döngüde bir farklılaşma yapabiliyor.

Güven gemini elinden bırakmak istemeyen seçmenle siyaset arasındaki iki yönlü bir ilişkinin sonucu...

Yenileşmenin riskini almak toplum için her zaman kaçınılası bir tehdittir. Üstelik temsiliyetçi mekanizmalar kuşkuculuğa muhtaçtır.

Halkın konforunu değiştirmek isteyen bir siyasi hareket, tecrübesi, söylemi, eylemi ve siyaset matematiğiyle ikna edici olmalıdır. Hatta deneyimi fiilen incelersek Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar ikna edici olmalıdır.

Yahut küresel pratikten bir taşıma yapacaksak; halk her şeyden vazgeçecek kadar bunalmış olup hasbelkader değişim gerçekleşecektir. Bozulacak bir konforun kalmadığı değerlendirildiğinde…

Yahut da gene Türkiye’ye dönersek meşru yollarla değil, gayrimeşru eylem ve darbelerle değişim topluma dayatılacaktır.

Başka türlüsü ve dünya pratiğinin rastgeleliği dahil Türk siyasi tarihinde olası değil. Türk siyasi tarihinin bize perdenin arasından sunduğu ihtimaller bunlar. Perde tam açılsa milenyum öncesi dönemde bambaşka bir fotoğraf çıkabilir tabii.

Şimdi eğer burada oluşturduğum teori doğruysa Sn Kılıçdaroğlu’nun olağan yollarla gitmemesi gerekiyordu. Zaten seçim sonucuyla değil, başka faktörlerle gitti. Anlaşılan o ki halk partisi parti içi demokrasi bakımından Türkiye’nin en demokrat partisi ve fakat demokrasinin yol ve yöntemlerini en yanlış yorumlamış da partisi.

Gönderme faktörü doğru seçilemedi ise lider jenerasyonuna Kılıçdaroğlu’nun geri dönmesi güçlü bir olasılıktır.

Ben köşemde içinde bulunduğumuz dönemi ele alan geçmiş yıllardaki kapsamlı ekopolitik okumalarımda medyada büyük değişimlerin olabileceğini ve siyasetin soldan bir partiye gebe olduğunu yazmıştım.

Bunları yazarken medyadaki değişimin MASAK eliyle olacağını öngörememiştim. Soldan çıkacak partinin bizatihi halk partisi olacağını ise hiç beklemiyordum.

Eğer Kılıçdaroğlu eliyle halk partisi yeniden kurulacaksa ekopolitik olarak değerlendirme yapmak gerekir.

Türkiye’de ekopolitik hep Batı yönlüydü. Bunun Osmanlı’dan varisi, mimarı ve ısrarcısı halk partisiydi. İçeride imkanların böyle gövereceğine inanıp balta olduğunu göremediler.

İlk defa Cumhur İttifakı ekopolitği yıktı veya hâlâ yıkmayı deniyor. Batı yanlı yönelimin ülkenin menfaatlerine zarar........

© Yeni Şafak