Şeytan azapta gerek
Müslümanların inançlarına karşı sergiledikleri hassasiyetler onlara çok fazla geliyor.
Peygamberlerini kendi canlarından daha aziz görmeleri, onun için kendi canlarını, mallarını feda edebilecek kadar bağlı olmaları bağnazlık gibi geliyor.
Bir insan sevdiği için kendi malını, canını feda edebilecek noktayı göze alabilir, ama sevdiği için bir başka sevdiğini feda etmesi sevginin sınandığı en yüksek seviyedir. Kendi canından insan daha kolay ferağat edebilir, ama sevdiğiyle sınanmak imtihanların en ağırı.
İbrahim (AS) en sevdiği kişiyle, ahir ömründe Allah’ın kendisine lütfetmiş olduğu evladıyla sınandığında
bu, kendisine kendi canıyla imtihandan çok daha ağır gelmişti, ama Hz. İbrahim Allah’a Halil olma makamını hak edecek şekilde evladının boğazına bıçağı dayayabildi.
Müminler, Hz. Muhammed’in ümmeti, Peygamberlerini kendi canlarından daha aziz gördüklerini ifade etmek için kendi canlarından da öte en sevdikleri varlığı
anne-babalarını ona feda ettiklerini ifade ederler.
Anne-babadan geçerler, onların emirleri, yolları Peygamberin yoluna ters ise tercih edilen Peygamberin yoludur, anne-babanın, atanın yolu değildir.
Allah ve Resulünün iradesine veya rızasına aykırı bir talepte bulundukları taktirde anne ve babanın emirlerine uyulmaz, uyulacak olan Peygamberin emridir, Allah’ın emridir. Müminler ile Peygamberleri arasındaki ilişki Allah’ın mesajını bir postacı gibi getirmiş bir elçi ile aradaki ilişki gibi değildir.
O Müminlere karşı anne-babadan bile daha merhametli, onların dünyevi ve ebedi saadetleri için bütün kalbiyle, varlığıyla kendini adamış şefkat abidesi biridir:
“Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber
gelmiştir” (Tevbe Suresi: 168).
Müslümanların peygambere olan bağlılıkları, sevgileri,........
© Yeni Şafak
