Peygambere salat ve selam
“Allah ve melekleri Peygambere salavat getirirler, ey müminler siz de teslim olmuş olarak ona salat ve selam edin”
Allah tarafından bir su damlasından yaratılmış olan ve yine Allah tarafından her türlü ikramda bulunulmuş olan insanın, sonra kalkıp kendi yaratılışını gözardı edip kendini kendine yeter görmesi… Kendini yaratıcısından müstağni, kendine yeter, yaratıcısına ihtiyaç duymayan, ona bir şey sormak, ona dayanmak, ona teşekkür etmek ihtiyacında hissetmemesi…
Oysa bu dünyada insana bilmediğini Allah öğretmiştir. Öğrenebilmek için bir beyin, bir kalp ve hepsinin ötesinde bütün bunları idrak edecek bir zihin ve bunları düşünebilecek kelimeleri öğretmiştir Allah. Ama insanoğlu dönüp bütün bunları kendi ganimeti gibi bilmiş, ebediyette kendine verilmiş ve ilelebet de kendisinde kalacak mülkler zannetmiştir. Kendini bildiği andan itibaren kendisinde hazır bulduğu bütün varlıkların kendisine nereden gelmiş olduğunu sormaz bile.
İnsanlığın genel hali bu, zaman içinde hüsran içinde; ziyan içinde bulunmak, bu soruları sormamak ve bu soruların peşine düşmemek dolayısıyla. Oysa her insanın varlığının tabiatı itibariyle kendini sorduran sorular bunlar. Bilim arttıkça, insan anatomisine ve fizik kimyasına dair bilgiler arttıkça bu verilmiş mükemmelliğin kaynağına dair sorular kendini daha da fazla sordurtur. Bilim seviyesi arttıkça bu soruları görmezden gelen bir gafletin bir sekülerleşmenin daha da fazla artıyor olması, insanoğlunun nankör ve görmezden gelen tabiatını daha fazla gösteriyor. Böyle bir gaflet haliyle insanoğlu korkunç bir ziyandadır. Bu ziyanın insanlara maliyeti insanların kula kulluk, heva ve heveslere kulluk cenderesi içinde her türlü zulme, baskıya, sömürüye, katliamlara, insan onurunun ve nesillerin fesadına maruz kalmaları. İnsanın kendini kendine yeter görmesi tam bir karanlık cahiliye hali.
Rabbimiz merhametiyle bu karanlıklardan çıkarmak üzere peygamberlerini göndererek insanlara lütfetmiştir. Peygamberleri “bizim içimizden” bizim gibi yiyip içen, bizim dilimizi, dertlerimizi, duygularımızı anlayan biri olarak seçmiştir. Bizim içimizden biri olması, İlahi mesaj ile aramızda en güçlü iletişimi kurabilmek açısından da büyük bir nimet. İlahi........
© Yeni Şafak
