İslamcı beden siyaseti: İktidardan muhalefete, Osmanlıdan Cumhuriyete
İslam Birliğinin aynı zamanda Osmanlının siyasal bedeninin bütünlüğünü korumanın kaçınılmaz bir yolu olması dolayısıyla İttihat iddiasındaki İttihat ve Terakki Partisinin İslamcı olmayan unsurları bile bu temaya uzak değillerdi. Ancak bu ittihadın kapsamı ve idealleri veya uygulanan siyasi pratikleri konusunda ayrışıyor olduklarını söyledik.
Özellikle İttihat ve Terakki içindeki Türkçü unsurlar daha bu aşamalarda Osmanlı’nın bütün Müslümanları temsil yerine kendi kabuğuna çekilip sadece Türkleri, hem de Anadolu’daki Türkleri temsil etmekle yetinmesi gerektiğini, bunun da bu siyasal bedeni korumanın tek yolu olacağı düşüncesine ram olmuşlardı.
Sonradan
memleket evlatlarını Arap çöllerinde heder olmaktan kurtulma fikrini telkin eden düşünce aslında beka için küçülmeyi öngörüyordu.
Bedenin maruz kaldığı tehdide karşı koymamın bu cüsse ile mümkün olamayacağı için
küçülerek ve çekilerek var kalma fikri Türkçülük akımının içine ta bu zamanlarda girmiştir.
Ancak İttihat ve Terakki bile sadece Türkçülerden oluşmuyor.
Kendi içinde siyasal bedenin iyileşmesi ve ayakta kalması için farklı tedavi programları önerenlerin rekabetine açıktı.
İslamcılar açısından birliği tehdit etmekte olan dış saldırılar kadar bu tehditlere maruz kalan veya karşı koyamayan iç sorunlar-hastalıklar-enfeksiyonlar da baş edilmesi gereken sorunlardı:
Bidatler, hurafeler, İslam-dışı gelenekler, cehalet, taassup, fikri donukluk, miskinlik ve tembellik
ve belki siyasal olarak en önemlisi
istibdat
O yüzden İslamcılık olarak ortaya çıkan düşünce ve siyasetin tek vurgusu ve hassasiyeti yabancı düşmana karşı savunma değil,
aynı zamanda İslam’ın içindeki bozulmaya karşı bir ıslahat, bir tecdit
olmuştur.
Mehmet Akif
’in eserlerinde Batı emperyalizmine karşı hasmane söylemden belki daha güçlüsü İslam’ı kendi içinde kemiren bidat ve hurafelere karşı söylemidir. İlham doğrudan doğruya Kur’an’dan alınacak ve
asrın idrakine İslam
söyletilecekti.
Bunun anlamı İslamcılık emperyalizme karşı bir savunma tepkisi olduğu kadar içte de yozlaşmaya, tahrife karşı bir ıslah ve tecdit programını gerektirmesiydi.
Bu boyutuyla bakıldığında İslamcılık tarih boyunca ortaya çıkmış
bütün ihya hareketleriyle bir süreklilik arz etmektedir.
Bu, İslamcılığı birçok tanımının yaptığı gibi sadece on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkmış türedi bir ideolojik harekete indirgemeye karşı çok önemli ve güçlü bir gerçektir.........
© Yeni Şafak
