Gazze bağlamında Kurbana dair teolojik mülahazalar
İlk uygulaması Hz. Adem’in çocuklarıyla başlamış olan kurban ritüelinin tarih boyunca aldığı şekiller insan zihninin gelgitlerini izlemek açısından çok önemli bir olaydır. Tamamen Allah’a yaklaştırmak üzere, ama bu esnada Allah’ın her şeyin mutlak maliki olduğunun şuuruna vardırmak üzere bir tür eğitim olarak teklif edilmiş olan kurbanın zamanla farklı kültür ve toplumlarda aldığı şekiller, insanın Allah hakkında en bilgili olduğu andan en cahil olduğu anlara (veya tersi) geçişlerin hiç de kapatılamadığını gösteriyor.
Oysa bizzat kurbanla ilgili teoriler bile tam tersini, yani kurbanın geçmiş zamanlarda çok ilkel uygulamalarla başlamış olduğunu zamanla daha ileri formlara evrilmiş olduğunu telkin eder. Evrilerek ulaşmış olduğu söylenen nokta kurbanın tamamen ortadan kaldırılması. Yani zamanımızda artık kurbana gerek olmadığı zira olgun insani seviyenin yakalanmış olduğu nokta. Başlamış olduğu nokta ise insanların tanrı hakkındaki bazı ilkel anlayışlar: onun öfkesini yatıştırmak üzere veya onunla bazı pazarlıkların konusu olmak üzere, onun için kan döküp karşılığında bir taleplerini alabilmek üzere düşündükleri bir seviye.
Bu anlayışta tanrının veya tanrıların kan dökmeye ihtiyaç duyduğu varsayılır tabii. “Tanrı” ve “ihtiyacı” bir araya getiren bir mantık bizzat tanrıyı ne kadar anlamış ne kadar tanımış olabilir ki? Bir şeye ihtiyaç duyan tanrı nasıl bir tanrı olabilir ki? Tanrı fikri bizatihi ihtiyaç denen durumu da dışlamaz mı? Ama ilkel tanrılarla ilgili insanların algıları böyle denilir geçilir: dökülen kanın ona güç katacağı veya onu belli bir şekilde harekete geçirip insanın taleplerini yerine getirmeye ikna edeceği.
Bu tanrı fikri ile kurban arasındaki ilişki pozitivist sosyologların dinler tarihi tasavvuruna paraleldir. En basit tanrı fikrinden, çok tanrılı din anlayışından tek tanrılı dine doğru yaşanan bir evrim ve ardından din fikrinin tamamen boş olduğunun anlaşıldığı bir pozitif seviye. Tamamen batılı sanayi toplumunun hümanist kibriyle vehmedilmiş bir tarih bu tabi. Tanrı fikrini insanın kendi zihninde yaratmış olduğunu ve bunun ilk formunun totemizm, putperestlik veya çok tanrılılık olduğunu söyler.
İşin doğrusu insanlığın ilk zamanlarından itibaren hem çok tanrılı düşünce hem tevhid düşüncesi ve duruşu eş zamanlı olarak hep birlikte var olmuştur. Bilakis çok tanrılı, putperest düşünce insan zihninin çok kolay ürettiği bir asli........
© Yeni Şafak
