Filistin’in yakılan çocukları, Holocaust ve kurban
Hac mevsimi ve Kurban Bayramı İbrahimi dinlerin ümmetlerinin kendi aralarındaki yüzleşmenin veya karşılaşmanın bir şekilde gerçekleştiği bir büyük olaydır. Günümüz dünyasında aralarında cereyan eden kavgalar, savaşlar ve tartışmalar bir bakıma 3500 yıl öncesine kadar giden olayların günümüze kadar gelen yansımaları. O olaylar esnasındaki konumlanmalar, sonrasındaki ayrışmalar günümüzde her birine adeta iyice yerleşmiş, oturmuş kişiliklerine, karakterlerine uygun roller yazıyor.
İsrail’in bugün Gazze’de, Batı Şeria’da Filistinlilere reva gördüğü muameleler
ve ABD’nin buna verdiği sınırsız destek, Avrupa’nın onaylayıcı ve destekleyici sessizliği, İslam dünyasındaki münafık liderlerin sınırsız suskunlukları ve el altından destekleyici tutumları…
Bütün karakterler Kitap’ta anlatılan karakterlerle birebir örtüşüyor.
Bugün olup bitenleri izleyip okuduğunuz Kitap asla sizi tarihe götürdüğü gibi tarihi de bugüne, tam da yaşadığınız olayların ortasına getirip koyar.
İsrail’in Filistinli çocukları, kadınları, yetişkinleri yakarak öldürdüğü ve bunu kendi halkına karşı hiçbir savunma ihtiyacı hissetmeden adeta bir övünme konusu haline getirebildiği sahneler sadece günümüzde, modernitenin sunduğu teknik imkanlarla ölümün ve öldürmenin çok kolaylaşması, bir teknik imkân meselesi haline gelmiş olmasıyla ilgili midir? Öyle ya Holokost olayı için
Zygmunt Bauman
’ın meşhur kitabı konuyu bir modernlik meselesine indirgemişti.
Belki bununla konunun sadece Nasyonel Sosyalizmin ötesinde Aydınlanmada, modernlikte kökenlerinin olduğunu anlatmaya çalışmıştı.
Orada Holokost, yani Yahudilerin modern bir ırkçılık adına yakılarak öldürülmesi ve bunun modern bir öznenin kolaylıkla ve her zaman sapabileceği bir suç olarak görülüyordu. Bauman’a göre, Holokost geleneksel olarak irrasyonel nefretin ya da barbarlığın patlaması olarak görülmesine karşılık bunun modern rasyonalite, bürokrasi, bilimsel düşünce ve teknolojik ilerleme gibi modern unsurların bir araya gelmesiyle mümkün oluyordu.
Modern bürokrasinin işleyişi, bireylerin eylemlerinden ahlaki sorumluluk duymalarını engeller
. Emir-komuta zinciri içinde insanlar sadece “
görevini yapan memurlar
” hâline gelir. Bu durum, Nazi memurlarının soykırıma katılmalarını psikolojik ve etik olarak mümkün kılmıştır.
Hannah Arendt
’in “
kötülüğün sıradanlığı
” kavramına benzer biçimde,
Bauman
da modern bürokrasinin soğukkanlı doğasına dikkat çekerek bu kadar........
© Yeni Şafak
