Casene Mağarası’nda uyanan Türk-Kürt-Arap kardeşliği ve Erdoğan’ın hitabı
Süleymaniye’de cuma günü sürecin yol haritasına uygun olarak gerçekleşen PKK militanlarının silah yakma merasimi sembolik anlamları son derece incelikle işlenmiş ve tasarlanmış mükemmel bir organizasyonla gerçekleşti. Sürecin ruhuna uygun, ilgili tarafları, aktörleri, müdahil insanları rahatsız edecek gereksiz her türlü hareketten özenle kaçınılmış; böylece sergilenen hassasiyetler başlı başına toplamda çok ince bir mesajın içeriklerini ince ince yazıyordu. Organizasyonu düzenlemekte emeği geçen herkesi bilhassa, süreci başından beri büyük bir titizlikle yürüten MİT’i ve bölge yönetimini, DEM partili yetkilileri tebrik etmek gerekiyor.
Çözüm sürecinde Habur’da yaşanan ve örgütün bir zafer gösterisine dönüşen şovlarıyla süreç resmen sabote edilmişti. Yine çözüm sürecinde silahları gömüp yurt dışına çıkmak üzere varılmış mutabakatta tanınan makul süredeki eylemsizlik ve operasyonsuzluk örgütün oyalanırken dağa daha fazla adam, hatta çoluk çocuğu devşirmesi ve bölgede sanki devlet tarafından da tanınmış fiili ve emrivaki özerklik egzersizleriyle iyice akamete uğratılmıştı. Süleymaniye’de silah yakma ile devam eden sürecin şu anına kadar geçmişten çıkarılan derslerin de önemli bir payı var.
Silah Yakma merasimi için seçilmiş olan yer başlı başına önemli. Türkiye’nin İngiliz işgali altında olduğu yıllarda, İngilizlere karşı isyan eden Osmanlı tebasından Kürt Şeyhi Mahmud Berzenci’nin sığınak ve önemli faaliyetleri için karargâh olarak kullanmış olduğu Casene Mağarasının seçimi birçok kesime aynı anda mesaj yollamanın önemli bir vesilesi.
Birinci mesaj bugün PKK üzerinde planlar yapmış, onları Türkiye’ye karşı kullanmak isteyen emperyal-siyonist güçlere: Bundan sonra Kürtlerle Türklerin hatta Arapların da tarihi birliklerinin tekrar tesis edildiğini anlatıyor.
İkincisi tabii ki yine Türk halkın: Kürtlerle olan kardeşliğin, kopmaz birliğin tarihi köklerini hatırlatmak üzere seçilmiş önemli bir mağara metaforu. Mağaralar, bir uykunun ardından yeniden canlanan, kaldığı yerden devam eden, hatta enerjisini, ruhunu, sebebini tazeleyerek dirilen bir varlığı anlatır. Ashab-ı Kehf gibi, üzerinden geçen yüzyılın ve bu esnada yaşanan onca badirenin sonunda tekrar hatırlanan bir varlık, birlik ve kardeşlik.
Casene Mağarası’nın sembolik değeri ne kadar da yüksek. Yüz yıl önce bu mağara tam da Türk-Kürt-Arap birliği adına cihad söylemlerine yataklık ediyordu ve burası Osmanlı adına emperyalizme karşı........
© Yeni Şafak
