Şam’daki imzanın perde arkası: Trump’ın acelesi var
İngilizcede bir deyim var. “Too good to be true.” Yani “Gerçek olamayacak kadar iyi.” Kandil, İmralı çağrısına uyacağını açıkladı. SDG, Şam’la masaya oturdu. Şu tabloya bakar mısınız? Arka planda kırk yıllık bir bagaj olmasa bunu sevinçle karşılardık. Ama
erken heyecanların bize ağır bedeller
ödettiğini
yaşayarak
öğrendik. Bu yüzden temkinliyiz.
Suriye Cumhurbaşkanı
Şara’nın SDG’li Abdi Şahin’le imzaladığı anlaşmanın çerçevesi çok geniş. “Suriye’de federasyon kurulacak” diyen de “SDG teslim oldu” yorumunu yapan da aynı metni işaret ediyor. Peki, kaynaklar ne diyor? Yanıtını vereceğim ama önce Şam ve SDG’nin ne istediğini ve neyin altına imza attıklarını ortaya koymak gerekiyor.
ANKARA’NIN HASSASİYETLERİ
Esad devrildikten beş gün sonra, Bakan Fidan bir açıklama yaptı. “PKK kadroları ülkeyi terk etsin. Geriye kalan kadrolar silah bıraksın. YPG’nin ortadan kaldırılması stratejik hedefimiz” dedi. Aynı gün Fidan’ın ağzından bir hassasiyet daha dile getirildi: “YPG elimine edilirken oradaki Kürtlere zarar gelmemesi lazım.”
Peki, bunu kim, nasıl yapacaktı? Ankara,
biraz da
Şam’ın talebi üzerine, ana sorumlunun Şam yönetimi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye Dışişleri Bakanı
Şeybani ile görüşmesinde Şam tarafına “Suriye’deki terörle mücadele yeni yönetimin sorumluluk alanına girmiş durumda. Biz de desteğimizi vermeye hazırız” denildi. Bakan Fidan da dedi ki: “(SDG) ya başka boyuta evrilecek ya da ortadan kaybolacak. Biz illa şiddet olsun diye şiddet uygulama taraftarı değiliz” (10 Ocak).
Diğer bir deyişle diplomasiye şans tanındı. Amaç
tek kurşun atmadan PKK’yı bitirmek
olarak kodlandı. Bu yaklaşım üzerine Tişrin çevresinde terör örgütüne baskı uygulanırken Şam ve SDG arasında müzakereler başladı. Şara’nın “Müzakere yürütüyoruz” açıklaması 29 Aralık........
© Yeni Şafak
