Terörsüz Türkiye’ye doğru
Erken Cumhuriyetten bu yana yaşanan sosyal ve politik dönüşümün kronik bazı sorunlar ürettiği bir gerçek. Siyasal, kültürel, etnik ve dini kimlikleri de içerisine alan bu dönüşümün mutlak anlamda nihayete erdiğini söylemek mümkün değil. Konjonktüre göre değişen ve önemli kazanımların söz konusu olduğu bu konulardaki tartışmaların sonlandırılması da mümkün değil.
Türkiye gibi kültürel ve ideolojik ayrışmaların keskin hatlarla çizildiği bir sosyolojide mutlak bir çözüm söz konusu olabilir mi sorusu ayrı bir tartışma ama geniş toplumsal kesimlerin mutabakat halinde olabileceği birtakım sonuçlar da söz konusu olabilir.
Son dönemde terörsüz Türkiye projeksiyonuna yönelik motivasyon bu konuda önemli sonuçlar alınabileceğine işaret etmektedir. Özellikle 22 Ekim’de Bahçeli’nin çıkışı ile siyasal sembolizmin sınırlarını zorlayan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katkısı ile kapsayıcı bir perspektife dönüşen içerisinde bulunduğumuz sürecin, mutlak bir çözüme kavuşturulması noktasında önemli bir beklenti söz konusu. Bu anlamda,
tarihi bir momentte olabileceğimiz izlenimi yaratan cari gelişmelerin, çeşitli meydan okuma ya da zamanlama ve içerik itibarıyla sorunlu bulunan birtakım tartışmalara kurban edilmemesi gerekli.
SÜRECİN YANLIŞ ANLAŞILMASI
Terörsüz Türkiye perspektifine yönelik çağrının ardından ortaya çıkan tartışmaların iki açıdan sorunlu olduğu........
© Yeni Şafak
