menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Terörle mücadele ve Terörsüz Türkiye

13 1
15.05.2025

Terör örgütü PKK’nın, kurucu lideri Öcalan’ın çağrısına uyarak fesih kararı alması Türkiye yüzyılı ve Türk demokrasi tarihi açısından bir milat niteliğinde. PKK’nın kongre sonrası bildirgesinde, Öcalan’ın metnine sadık kalarak kendi varlık koşullarının teorik ve pratik olarak ortadan kalktığını kabullenmesi bu noktada oldukça anlamlı.

Öcalan’ın 27 Şubat tarihli çağrı metninin aksine yoğun bir retoriğe boğulan fesih açıklaması, klasik örgüt terminolojisinin etkisinde bir söylem alanı kurmaktadır. PKK’yı mücadele ve direniş ekseni üzerinden bir özgürlük mücadelesi olarak yorumlayan bu metin, fesih koşullarını oluşturan süreci bütünüyle ihata etmemektedir. Hiç kuşkusuz hem Öcalan hem de örgüt, kendi varlık koşullarının, kimlik ve inkar politikalarının çözülüşü ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ile anlamsız hale geldiğini ifade etse de, silahları bırakma sürecine farklı parametrelerin de etki ettiği açık.

Örgüt ve lideri açısından anlaşılabilir olan çağrı ve fesih metinlerinin görmediği temel hususlardan biri ise örgütün etki alanını tedrici biçimde sonlandıran terörle mücadele gerçeğidir.

Kırk yılı aşkın bir süredir PKK ile mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti özellikle son on yılda terörle mücadelede ciddi bir mesafe kat etti. 2013 yılında MİT’e sınır ötesinde operasyon izni tanınmasının ardından, 2016 sonrasında terörle mücadele doktrinini değiştirilerek terörü kaynağında kurutma anlayışına gidildi. Bu adımların ardından ise daha konsantre ve senkronize bir terörle mücadele stratejisi izlenerek başarılı operasyonlara imza atıldı.


HEM SAHA HEM SÖYLEM MÜCADELESİ

7 Haziran 2015........

© Yeni Şafak