menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İktidar ve meşruiyet üzerine

14 0
02.10.2025

Alman sosyolog Weber, otoritenin kaynağına ilişkin yaptığı analizlerde, meşruiyet olgusunu merkeze koyar. Weber’e göre, herhangi bir otorite/iktidar, gücünü tesis etmeye çalıştığı toplulukta meşruiyet üretmeksizin ayakta kalamaz. Dolayısıyla, iktidarda olanların otorite tesisi ya da onu yeniden üretmeleri, egemenlik altında olanların iktidara yönelik desteği ve kabulü ile mümkün olur. Farklı otorite tipleri üzerinden analizini detaylandıran sosyoloğun vurgulamaya çalıştığı husus, hangi motivasyonla olursa olsun, otoritenin, meşruiyet olmaksızın ayakta kalamayacağıdır. Bu nedenle otoritenin devam edip ayakta kalması, üzerinde iktidar tesis edilenlerin teveccüh ve taltifi ile mümkün olabilir ancak.

Demokrasiler için en önemli gösterge hiç kuşkusuz otoritenin yasal dayanaklara sahip olması ve hürriyet ilkesinden ödün vermemesidir. Modern devlet ve akabinde şekillenen demokrasi fikri, özgürlükler üzerinden tanzim edilmiş ve herkesin kendi fikrini özgürce söyleyebildiği bir müzakere zemini hedeflenmiştir. Bizde, Tanzimat ile tartışılmaya başlayan hürriyet fikri, Türk modernleşmesinin de ana istikameti olmuştur. Meşrutiyet, siyasi partiler ve sonrasında gelişen düşünce ortamı, demokratikleşme pratikleri için kaldıraç görevi görmüştür.

Cumhuriyet sonrasında teşekkül ettirilen zemin, çeşitli sorunlarla malul olsa da demokratikleşme çıtası yukarıya doğru ivmelenmiştir. 1950 ve sonrasında cereyan eden çoğulculuk fikri, politik alana taşınabilmiş ve Türkiye’nin farklı renkleri kendilerini siyaset sahasında gösterebilmiştir. Siyaset hattını takiben iktidara gelenlerin hemen hepsi, pratikten kaynaklı eleştirilere muhatap olsalar da toplumsal meşruiyete dair sorun yaşamamışlardır.

Türkiye siyasi tarihinde meşruiyetin kaynağı ile ilgili tartışmalar olsa da bu tartışmaları her seferinde rafa........

© Yeni Şafak