Filistin’in tanınması ve BM’de diplomasi trafiği
Birleşmiş Milletlerde (BM) var olan trafiğe bakıldığında konuşulacak çok şey olduğu söylenebilir. Filistin’in tanınması konusunda özellikle Fransa ve İngiltere’nin ortaya koyduğu tavır BM nezdinde en fazla tartışılan hususlardan biri. Henüz, İsrail soykırımını durdurma noktasında herhangi bir somut faydası söz konusu olmasa da tanınma yolunda atılan adımlar, İsrail’in izolasyonu anlamında sembolik bir öneme sahip.
7 Ekim sonrasındaki açık ve sistematik soykırıma rağmen BM’nin herhangi bir engelleyici karar alamaması da büyük bir sistem krizi olduğunu göstermektedir. Hatırlayacak olursak, BM Genel Kurulu 18 Eylül 2024’te acil gündemle toplanmış ve İsrail'e Gazze’den çekilmek için 12 aylık süre vermişti. Geçtiğimiz günlerde bu sürenin dolmasına rağmen İsrail, çekilme noktasında herhangi bir adım atmadığı gibi Gazze’yi topyekun işgal planını kabinede oylamış ve Gazze’nin yanı sıra Batı Şeria’da da yeni işgal planlarını devreye sokmuştur.
Benzer biçimde, güvenlik konseyinde İsrail’e karşı atılacak her adım ABD eliyle kesintiye uğratılmış ve İsrail’in cezalandırılması bir yana durdurulması dahi mümkün olmamıştır.
Bizatihi, mevcut sistemi tıkayan aktör olan ABD’nin, Başkan düzeyinde BM’de yaptığı konuşmada, BM’nin fonksiyonuna dair itiraz ve eleştirileri ortaya koyması, ironik olsa da yaşanan sistem krizinin ne denli ağır olduğunu göstermektedir.
Türkiye ve İspanya’nın BM’de nezdinde, Gazze’deki soykırımın geniş bir biçimde gündem olmasını temin eden çabaları da önemli. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sanchez’in konuşmalarında yoğun şekilde Gazze’ye yer vermeleri, konunun global düzeyde takip edildiği ve gündemde tutulduğunu göstermektedir. Her iki ülke, sadece Gazze’yi gündemde........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon