menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Algının gölgesinde

16 1
21.04.2025

Elon Musk 44 milyar dolar gibi bir bütçeyi Twitter’ı satın almak için tahsis ettiğinde, bu bütçe ile daha farklı neler yapılabilir diye spekülasyonlar yapıldı. Kimilerine göre bu bütçe ile dünyaca ünlü futbol kulüpleri ya da lobi şirketleri satın alınabilir ve bu satın almalarla geniş bir etki alanı oluşturulabilirdi. Kimilerine göre ise söz konusu para, yeni inovasyonlara aktarılabilir ve dünyanın geleceğinde daha fazla söz sahibi olabilecek sektörlere yatırım yapılabilirdi. Daha politik düşünenlere göre ise, Musk’ın bu satın alma girişimi, ona gelecekteki ABD Başkanı olma yolunu açacak ve politik alanda etkili bir aktör olmasını temin edecekti.

Musk henüz başkan olmasa da kendisi için ihdas edilen bir bakanlık marifetiyle ABD siyasetine dahil oldu ve çok kısa bir süre içerisinde siyasette de adından söz edilir bir figür oldu. Arjantin gezisinde Milei ile verdiği pozlar, AfD’ye X üzerinden açtığı kredi ve Almanya Şansölyesi ile girdiği ağız dalaşları ve nihayet İngiltere’de Reform partiye verdiği destek. Bakanlığı üzerinden ABD iç siyasetine yaptığı müdahaleler ve politik aktörlerle girdiği diyaloglarda X’i bir üs olarak kullanması, Musk’ı olağanın dışında bir aktör olarak da çerçevelememizi beraberinde getirdi.

Bir bütün olarak bakıldığında, satın alma girişimi sonrasında X’in performansı ve Musk’ın bu alanı kullanım pratiklerine ilişkin net bir tablo ortaya çıkıyor aslında. Musk, devasa bir bütçe ile Tesla ve Space X gibi kurumlar üzerinden yeni etkileşim alanları ile adını duyurmak yerine bir başka seçenek olan milyarlarca kullanıcısı olan bir platformu satın almış ve bu mecra aracılığıyla etkinlik alanını genişletmeyi tercih etmiştir. Bugün Musk’ın politik alanı kuşatan, ona ve dolayısıyla Cumhuriyetçi siyasete nüfuz kazandıran bu platform, hem ABD........

© Yeni Şafak