Yitik hazine
Türkiye’de cumhuriyetin ilânından sonra gerçekleşen en acı hadiselerden biri, 1931 yılında Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Farsça yaklaşık 30-50 ton arası değerli belgenin “kâğıt hamuru olarak kullanılmak üzere” Bulgaristan’a satılmasıdır. Hadisenin detayları, baştan aşağı absürtlüklerle ve inanılması güç ihmallerle doludur:
Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkim olduğu geniş coğrafyanın çok farklı köşeleriyle alakalı askerî, malî, siyasî, hukukî ve edebî belgelerden oluşan arşiv, Sofya’da faaliyet gösteren bir kâğıt fabrikasının İsviçre asıllı Ermeni sahibi Berger ailesi tarafından “okkası üç kuruş on paraya” satın alınmıştı. İstanbul Sultanahmet’teki Osmanlı Arşivi binasından balyalar halinde çıkarılan belgeler, Sirkeci’den vagonlara yüklenerek trenle Bulgaristan’a nakledildi.
İşlenen bu korkunç cinayetten, ilk kez Son Posta gazetesi yazarı İbrahim Hakkı Konyalı haberdar oldu. Belgelerin bir kısmı, tren istasyonuna taşınma sırasında yollara saçılmış ve eskici çocukların eline düşmüştü.
Konyalı, 4 Haziran 1931 tarihli makalesinde, arşiv binasında gördüklerini şöyle anlatıyordu:
“Oradaki koridor, harman halinde dökülmüş kâğıtlarla doluydu. Çemberliyorlardı. Arkada yüzlerce torba kâğıt yığılmıştı. O suretle ki, içeri girmek mümkün değildi. Evvela Bekir Ağa (oradaki hademe) bu torbaların üzerine çıktı ve elimden tutarak beni yukarı çekti. Bu kısımda birçok kıymetli vesikalar, defterler göze çarpıyordu. Burasını gözden........
© Yeni Şafak
