İçeriden ve dışarıdan
Bir süre önce halamın kabrini ziyaret etmek üzere gittiğim Edirnekapı Şehitliği’nde, bazıları yerle yeksân olmuş mezarların arasında yürürken Ömer Rıza Doğrul’un kabrine rastladığımda çok şaşırmıştım. Şaşkınlığımın sebebi, kabri, etrafındaki “şöhretsiz” insanlarla tamamen alakasız biçimde, kendi başına ve yapayalnız gördüğüm içindi. Garip, ama demek ki başka bir beklentiye girmişim. En azından, yolun karşı tarafında yatan meşhur kayınpederi Mehmed Âkif Ersoy’un yanında-yöresinde bir yerdedir diye hayal ettim herhalde.
Ömer Rıza Doğrul (1893-1952), Türkiye yakın tarihinin dikkate değer şahsiyetlerinden biri. Mısır’a yerleşmiş Burdurlu bir ailenin çocuğu olarak Kahire’de dünyaya gelen Doğrul, Ezher Üniversitesi’nde eğitimini tamamlayıp gazetecilik mesleğine başladı. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kahire’de edebî ve siyasî makale yayınına odaklanan Doğrul, Âkif’le de bu vesileyle tanıştı, bilahare kızı Cemîle Hanım’la evlenerek damadı oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışının ardından cumhuriyet dönemine de rahatlıkla intibak ederek yazı hayatını Türkiye’de sürdürdü. Türk ve İslâm dünyasının birçok noktasıyla temasını yoğunlaştıran Doğrul, 1940-1950 arasında Cumhuriyet gazetesinde yazdığı siyasî yazılarına bu hassasiyetini ustalıkla yansıttı. 1950’de Demokrat Parti’den Konya milletvekili seçilerek siyasete de atıldı, ancak İslâm coğrafyasını takip ve tetebbu ilgisinden hiç vazgeçmedi. 1951’de Pakistan’da düzenlenen İslâm Kongresi’ne Türkiye’den katılan........
© Yeni Şafak
