menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Woodstock 29

62 4
31.03.2025

Kapitalizm esâsen birbirine bağlı bir dizi yapıdan müteşekkildir. İşlevsel açıdan bakacak olursak kapitalizm temelde bir

birikim

sürecidir. Birikim ile irtibatlı her yapı burada ortaya çıkar. Birikimi, onu çeşitli açılardan açığa vuran her nev’i

dolaşım

ve

bölüşüm

işlevleri takip eder. Bunu da çeşitli yapısal varlıklarda görebiliriz. Mühim olan bunların

merkezîleşme

ve

yoğunlaşma

dinamikleriyle tezâhür etmesidir. Meselâ birikim, hem sermâye hem de emek açısından bir merkezîleşme ve yoğunlaşmadır. Dolaşıma giren sermâyenin

yatırımcı

ve

pazarlamacı

boyutları da bundan nasibini alır. Ağır, hafif, her nev’i sanayi kompleksleri bu şekilde teşekkül eder. Kapitalist piyasa da tek tip ve merkezî bir yapılanma gösterir.


Bu dinamikler hesâba katıldığında,

kapitalizmin, yaygın ve yüzeysel bir kabûlün aksine demokratik otoriter ve totaliter siyâsal yapıları teşvik ettiği

hemen anlaşılabilir. Daha berrak ifâde edelim, kapitalizm ile demokrasi birbirini tamamlayan değil birbirini iten iki zıt dinamiktir. Kapitalizm sermâye ve emeğin verimliliğini maksimize etmenin derdindedir. Demokrasi ister istemez

bölüşüm süreçlerini türevselleştirecek , yâni yeniden bölüşümü başlatacak

; bu da mâliyetleri arttıracağı için sermâyenin birikim dinamiklerini sakatlayacak; onun hem hacmini daraltacak hem de verimlilik derecesini düşürecektir.


Yukarıda işâret edilen çelişkiye rağmen demokrasi, II. Umûmî Harp sonunda yeniden kurulan dünyânın hâkim değeri hâline geldi. Bunun çok sayıda sebebi vardır. En mühim olanlarından birisi de yeniden bölüşümün, arta refah üzerinden

emeğin sâdece mâliyetini değil, aynı zamanda ve ondan daha fazla olarak verimliliğini arttıracağı yolundaki beklentiydi

. Bir taşla en az iki kuş vurulmak isteniyordu. Hem aradaki açık kapanacak, kârın maksimizasyonu ilkesi işleyecek, hem de sınıf savaşları yatışacaktı.


İki kuş düşüren taşın adı medeniyetti. Küresel düzlemde baktığımızda bunu daha berrak görebiliyoruz. Birikimi kendi coğrafyalarında tutan merkez dünyâ,

kendisini tahkim edecek ötekisini

yaratmıştı. Mesele demokrasi........

© Yeni Şafak