Son hesaplaşma (2)
İsrâil’in yayılmacılığını merkeze koyan Neocon siyâsetleri esas olarak ABD’deki küreselci ve finans kapitalin çıkarlarına göre siyâset belirleyen derin İngiltere’nin şekillendirdiğini düşünüyorum.
Baltık’tan başlayan, Doğu Avrupa’yı içine alan; oradan da Doğu Akdeniz’e kavuşan hattın Hint Denizi ile birleşmesini sağlayan boyutları
olduğunu görebiliriz.
Hindistan-İsrâil ve Yunanistan arasındaki ittifak
bunun düğüm noktasına işâret ediyor. Farklı sâiklerle de olsa her şekilde Türkiye, Rusya ve Çin devreden çıkarılıyor. Bütün mesele ABD siyâsetlerinin bu plâna göre nasıl şekillendiğini anlamaktır.
ABD’de Cumhûriyetçilerin bu plânı sahiplenirken Demokratların, en azından ilk başlarda bu plâna mesâfe geliştirdiğini düşünmek için çok sayıda sebep var. Hatırlayalım;
ilk devrinde Trump İsrâil’e karşı çok sıcak bir yaklaşım sergilemiş; Kudüs’ü başkent olarak tanımış, İsrâil’in Golan Tepeleri’ndeki haksız, hukuksuz işgâlini meşrûlaştırmıştı.
Bununla da kalmamış, İran ile sağlanan Nükleer Enerji anlaşmasını çöpe atmıştı.
Körfez Arap devletleri ile İsrâil’i barıştıran Abraham Anlaşması
da Trump devrinde imzâlanmıştı. Biden ise iktidârı aldığında, İsrâil’e karşı mesâfe almış, Suudları suçlamış, hattâ Kaşıkçı cinâyeti sebebiyle Suud veliahtının yargılanması ihtimâli bile konuşulur olmuştu. Bu gidişâta bakarak herkes Demokratların İsrâil’in işlerini bozduğunu, İsrâil’in ABD’deki yegâne hâmisinin Trump ve Cumhûriyetçiler olduğunu düşünmeye başlamıştı. Demokratlar, derin İngiltere’nin bastırmasıyla NATO’yu canlandırarak Rusya’yı sıkıştırdılar ve Ukrayna’yı kışkırtarak savaşı başlattılar. Avrupa da bu anafora kendisini kaptırmakta gecikmedi.
7 Ekim ve arkasından başlayan Gazze işgâl ve katliamı Demokratlar için tam bir şaşkınlık oldu. Bunu açalım:
Tekmil Ukrayna-Rusya savaşına odaklanan Demokratlar Ortadoğu’yu ihmâl ediyordu. Çin bu fırsatı değerlendirdi.........
© Yeni Şafak
