Kaygılılar ve kaygısızlar
Hatırlayan bilecektir ; merhum Çetin Altan 1980’lerden başlayarak sık sık Türklerin en mühim târihsel zaafının
mesleksizlik
olduğunu söyler ve yazardı. Ona göre Türkler asırlardır
devletten ve hazineden geçinmeye
alışmış bir milletti.Zaman içinde bâzı modern meslekleri Batı’da ithâl etmişsek de, bu meslek erbaplarının zihinleri devletçi bir ethosa takıl kalmıştı. Hâl böyle olunca bizde
özgül ve özerk meslek etikleri
gelişmemişti. Yazara göre Türkiye’de
önemli olmak değerli olmayı
baskılamaktaydı. Bu da doğrudan veyâ dolaylı olarak maddî ve gayrı maddî tekmil çağrışımlarıyla değer üretimini zedeliyordu.
Çetin Altan elhak çok zekî bir insandı. Zekâsıyla tespit ettiği hususları ayrıca zekîce ifâde ediyor ve o günlerde okur yazar çevrelerde soğuk duş tesiri bırakıyordu. Yazdıkları ve söyledikleri 1980 ve 1990’ların zaman rûhu ile de tutarlıydı. Çünkü bahsi geçen bu on seneler dünyâda da,
verimsizlikle tebârüz eden devletçiliğin ve kamuculuğun gözden düştüğü ve neoliberal piyasacılığın bir alternatif olarak yükseldiği
senelerdi.
Bakıldığında haksız da sayılmazdı. Orta sınıf kültür târihleri düşünüldüğünde görülenler tam da buna işâret eder. Her şey kız evlât sâhibi ortalama âilelerin çocuklarını bir devlet memûruna vermek arzusundan temellenmiş olsa gerekir. Ebeveynler bu sûretle çocuklarının istikbâllerini emniyet altına almak isterlerdi. Alt orta sınıflardaki hat üzerinde kızlar için diplomalı ebelik pek kıymetli bir meslekti.Çocukluğumda çok sayıda
hasta bakıcı-ebe , polis-ebe , odacı-ebe , kâtip-ebe, astsubay-ebe
evliliklerini hatırlarım. Ortalamanın biraz üzerine çıkıldığında kızların payına düşen en yüksek çıta , onları evlerinin işbilir, becerikli kadını olmaya hazırlayan
enstitü mezunu
olmaktan öteye gitmezdi. Daha üst seviyelere varıldığında ise kızlar için en gözde meslek
öğretmenlikti
. En üst seviyede ise
doktorluk, hukukçuluk
gibi meslekler vardı ki bunlara ulaşan kızların sayısı son derecede azdı. Daha çok erkekler kendilerine meslek kazandıracak tahsilleri yaparlar; en kaymak tabakadakiler meslektaşları ile evlenir, diğerleri ise kendilerine enstitü mezunu, hemşire ve öğretmen hanımlar seçerlerdi.
Evet, meslekleşmedeki dikey mobilizasyon daha çok........
© Yeni Şafak
