Sistem dışı devletler
Vekil savaşçılar ya da gruplar emperyalizmin en güçlü silahlarıydı. Bunlar hangi dönemden itibaren istikrarsızlaştırma aracı olarak kullanıldı sorusunun cevabını bir kenara bırakarak doksanlardan sonraya odaklanabiliriz. Vekil grupların oluşum süreci elbette önemlidir. Emperyalist müdahale araçları savaşçı gruplarla sınırlı olmadığı için genel bir ad olarak bağımlı yapılar kavramının daha uygun olduğunu söyleyebilirim. Bağımlı yapılar zaman içinde birbirini etkileyerek dinî, mezhebi ve etnik çeşitlilik arz etmiştir. En sonuncuları arasında PKK ve FETÖ vardı. Daha eskiye doğru gidildiğinde ASALA gibi terör örgütleri karşımıza çıkar. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında yıkıcılık bakımından en tehlikeli yapılar arasında herhalde bunlar vardı. Türkiye son on yılda bunların hepsiyle farklı düzlemlerde fiilen mücadele etmek zorunda kaldı. Sayın Erdoğan’ın, hafızalarda kalan konuşmalarından birinde “topunuz birlikte gelin” derken kastettiği de bunlardı. DAEŞ de kast edilen yapılar arasındaydı. İsrail’i de kolonyal bir yapı olarak bunlar arasında görmek gerekir.
Vekil savaşçılar veya bağımlı yapılar emperyalizmin en güçlü silahlarıydı fakat bu durum bir yere kadar varlığını sürdürdü. Gücünü dışarıdan alan yapılar güçlendikçe devletler güç kaybetti. Bu, iki ayrı ve birbirine zıt sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Özellikle Türkiye açısından bunlara karşı hem toplumsal hem de ideolojik direnç hatları oluştu. Yakın coğrafyamızda da benzer sonuçlar görülmektedir. Bağımlı yapılar dinî, mezhebî ve etnik çeşitlilik arz........
© Yeni Şafak
