Bir ideoloji olarak liberal demokrasi nasıl öldü?
Almanya’da Hıristiyan Demokrat Birliği’nin lideri Friedrich Merz’in, seçimleri önde tamamladıktan sonra yaptığı ilk açıklamalardan biri İsrail’le ilişkiler hakkındaydı. Merz, bu açıklamayla savaş suçlusu Netanyahu hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından çıkarılan tutuklama emrini tanımayacağını bütün dünyaya bildirmiş oldu. Merz’in sözü şu şekilde: “Bir İsrail başbakanının Almanya’yı ziyaret edemeyeceği fikrinin tamamen saçma olduğunu düşünüyorum.” Almanya özellikle 7 Ekim 2023’ten sonra soykırım suçlamalarına rağmen bütün dünyaya meydan okurcasına İsrail’e destek vermişti. Ne yazık ki bu tutum İsrail’in ve elbette ABD-İngiltere’nin kolonyal yayılmacılık faaliyetlerine fiilen katılmak anlamına geliyordu. Almanya, İsrail’i birçok yönden desteklemişti. Hatta savaş teknolojisinin geliştirilmesi amacıyla Filistin’i bir laboratuvar olarak gördüklerini de beyan etmişlerdi. Almanya’nın bu açık tutumu özellikle Jürgen Habermas gibi dünyaca meşhur entelektüeller tarafından da desteklenmişti. Bu sebeple Merz’in uluslararası hukuku çiğneyeceği anlamına gelen sözleri şaşkınlığa meydan vermedi.
Daha önce birkaç defa ifade etmeye çalıştığım gibi Almanya’nın İsrail’i destekleme kararlılığını holokost suçluluğu ile ilişkilendirmek doğru değildir. Holokost Yahudilerin de dâhil olduğu bir uygarlığın kendi içindeki bir sorundu. Aime Cesaire “Sömürgecilik Üzerine Söylev” adlı kitabında Almanya’nın Yahudilere yönelik soykırım suçunu, Yahudilerin ve Avrupalıların kendi içinde bir mesele olarak algıladıklarını çok çarpıcı bir şekilde ifade........
© Yeni Şafak
