İçi seni, dışı beni yakar: İftar menüsü
Ramazan ayı, toplumsal dayanışmanın, paylaşmanın ve bereketin zirveye ulaştığı bir dönemi simgeliyor. Evde iftarda misafir ağırlama devrinin yerini giderek dış mekanlarda buluşmaya bırakması trendinin fırsat enflasyonuyla mücadelesi bu sene de dikkat çekiyor. Özellikle gıda enflasyonunda beklentilerin ötesinde gerçekleşen “yükse fiyat” gerçekliği sabrın ve merhametin ruhuna Fatiha okuyor. Bolluk ve bereketi simgeleyen iftar sofraları kendisini esnaf hesap makinesi yerini çok fonksiyonlu hesap makinelerinin insafına bırakıyor. Hesaplar o kadar kabarık ki dört işlem adisyonu hesaplamaya yetmiyor.
Areda Piar tarafından gerçekleştirilen Ramazan Ayı İftar Harcamaları Araştırması, tüketicilerin iftar alışkanlıklarını, restoran tercihlerini ve fiyat algılarını mercek altına alarak, bu değişimin toplum üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Araştırmanın sonuçları, tüketicilerin daha temkinli, restoranların daha hesaplı, cüzdanların ise alarmda olduğunu gösteriyor.
İftar vakti geldik biz,
Menüye baktık içimiz cız.
Çorba, tatlı, hurma derken,
Kasada cüzdan uçtu hız!
Yüksek ve yanık seslerle inleyen nağmeler ruhumuzu değil cebimizi sarıyor.
BEREKET KASAYA, TÜKETİCİYE DEĞİL!
Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri, halkın büyük bir kısmının restoranların Ramazan ayında
fırsatçılık yaptığını
düşünmesi. Verilere göre halkın
,1’
i, iftar menülerinde fiyatların bilinçli olarak şişirildiğine inanıyor. Bu yüksek oran, restoranlara yönelik ciddi bir güven kaybına işaret ediyor. Çünkü tüketiciler enflasyonla deneyimledikleri aşırı kar ve fırsatçı davranma motivasyonunu
“Ramazan bahanesiyle fiyat artırma
” stratejisinde bir kez daha görüyor.
Bu noktada, iftar menü fiyatlarının neden bu kadar yüksek olduğu da merak konusu. Araştırmaya göre halkın bu konudaki görüşleri oldukça net:
v,4
– Fırsatçılık ve yüksek kâr marjı
4,0
– Restoran maliyetlerinin........
© Yeni Şafak
