Dayanabilirsen dayan Ali Cabbar!
Ekonomik belirsizlik bulutları tüm kesimleri kapsadıkça üretme arzusu, geleceğe duyulan ümit işleyen programa rağmen enflasyonla birlikte düşüyor!
Üretici kendini giderek değersiz hissediyor, vatandaş en temel ihtiyaçları için hesap yaparken abaküsten fazlasına ihtiyaç duyuyor. Emekliler mi, onlar da nefes alabildikleri için her geçen gün şükrediyorlar.
Program öylesine işliyor ki faizler yükseliyor, krediye erişim zorlaşıyor, maliyetler katlanıyor, yatırımlar durma noktasına geliyor, fiyatlar kontrolden çıkmayı sürdürüyor. Öyle ki ekonomik karar birimleri krizleri kanıksıyor, dengesizlikleri sıradanlaştırıyor, yoksulluğu sessizce kabul ediyor. Bu ortamda, duygusal yükü ağır ama toplumsal hafızada yer etmiş bir türkünün ifadesiyle;
“Ne ateş var ne de duman amma, tutuşur alevler yanar Ali Cabbar”
misali, görünür olmayan ama giderek derinleşen bir toplumsal bunalım, sessizliğini koruyarak ilerliyor.
Ortodoks politikaların bu süslü versiyonu yeni bir dönemin değil mevcut ekonomik anlayışın makyajsız, filtresiz, çıplak yüzünü inkâr edilemeyecek kadar açık hale gelmesini beraberinde getiriyor.
Ama tüm bu sıkıntılar abartılmayacak kadar geçici ve herkese rağmen enflasyon düştü, kabul etseniz de düştü etmeseniz de. Sahi siz hiç ateş böceği gördünüz mü?
PROGRAMIN SESSİZ MAHKUMU
Maaşımsı ile geçinmeye çalışan bir emekli için çarşıya çıkmak artık bir cesaret değil, imkânsızlık sınavına dönüşüyor. Sürekli artan fiyatlar, sabit gelirli kesimin yaşam standardını her geçen gün biraz daha aşındırıyor. 65 yaş üstü bireyler çoğu zaman çocuklarının desteğiyle ya da borçla ayakta kalıyor; sosyal yardımlar ise geçici kalıyor. Bayram ikramiyeleri gibi tek seferlik ödemeler yüz güldürmüyor. Bu tablo sadece bireysel yoksulluk değil, sistematik bir sosyal güvenlik açığının göstergesi haline geliyor.
Emekli sabrediyor, ama bu sabır bir tercih değil, seçeneksizliğe doğru evriliyor. Bu nedenle artık sadece maaş artışı değil, derinlikli ve bütüncül bir emeklilik reformu gerekiyor.........
© Yeni Şafak
